Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü, farklı ülkelerin artan katılımıyla her yıl kasım ayının üçüncü pazar gününe denk geliyor. 21 Kasım Pazar günü trafik çarpışması sonucu yaşamını kaybeden, yaralanan, sakat kalan milyonlarca mağduru ve ailelerini anmaya adanıyor. Söz konusu gün, aynı zamanda ölüm ve yaralanmadan kaynaklanan travmalar sonrasında, mağdurlara destek olan acil servis, emniyet ve sağlık ekiplerini onurlandırma anlamında da önem taşıyor.
İLK OLARAK 1993’TE BAŞLATILDI
Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü, ilk olarak 1993 yılında merkezi İngiltere’de olan Road Peace tarafından başlatıldı.
1995 yılından bu yana, Avrupa Trafik Mağdurları Federasyonu(FEVR) çatısı altında buluşan Trafik Mağdurları adına çalışan sivil toplum kuruluşları bu özel günü trafik mağdurlarını anmak, toplum ve kamuoyu bilinci oluşturmak için yıllık bir anma günü haline getirdi. Başlangıçta “Avrupa Trafik Mağdurlarını Anma Günü” olarak başlayan bu özel gün, dünyanın farklı ülkelerinden Sivil Toplum Kuruluşlarının katılmasıyla “Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü” adını aldı.
TÜRKİYE 2007 YILINDAN İTİBAREN TANIDI
26 Ekim 2005 tarihinden itibaren, Dünya Sağlık Örgütünün desteği ile Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü tanındı ve dünya genelinde katılım sağlandı. Türkiye, 2007 yılından itibaren Trafik Mağdurlarını Anma Gününü resmi olarak tanıdı.
HIZ ARAÇ İÇİNDE BULUNAN GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİ DE AZALTIYOR
Verilere göre her gün 3 bin 700, her saat de 154 insan olmak üzere; her yıl dünyada 1 milyon 350 bin kişi, trafik çarpışmaları sonucu hayatını kaybediyor, 50 milyon kişi ise yaralanıyor.
Özellikle 5-29 yaş arası çocuk ve gençlerin hayatlarını kaybetmesine, yaralanmalarına neden en büyük etken trafik çarpışmaları olarak gösteriliyor. Karayolu trafik ölüm ve yaralanmalarının yarısından fazlası savunmasız yol kullanıcıları yani yayalar, bisikletliler ve motosikletliler oluşturuyor.
Düşük hızlar, özellikle yayalar ve diğer tüm savunmasız yol kullanıcıları, çocuklar, yaşlılar, engelliler, yayalar, bisikletliler olmak üzere birçok ölüm ve ciddi yaralanmayı önlüyor. Hızın yüzde 10 km/s artırılması ise çarpma etkisini yüzde 21 artırıyor. Aynı zamanda hız, araç içinde bulunan güvenlik önlemlerinin ve sürücünün kabiliyetinin çarpışmayı önleme olasılığını da düşürüyor.
10 YILLIK EYLEM PLANI İMZALANDI
Ekim 2021’de, Birleşmiş Milletler 2021-2030 Karayolu Güvenliği için On Yıllık Eylem Planı üye ülkeler tarafından imzalandı. Eylem planında, hız, alkollü araç kullanımı gibi davranışsal riskler konusunda yasaların ve kolluk kuvvetlerinin güçlendirilmesi, yaralılar için zamanında, hayat kurtaran acil bakımın sağlanması, yürümeyi, bisiklete binmeyi ve toplu taşımayı doğal olarak sağlıklı ve çevreye duyarlı ulaşım modelleri ile kullanmayı teşvik eden politikaların hayata geçirilmesi için çalışılmaya başlandı. Bu çerçevede, 2030 yılına kadar trafik çarpışmaları sonucu meydana gelen can kayıplarının yüzde 50 azaltılması, 2050 yılına kadar can kaybının olmadığı bir trafik sisteminin kurulması planlanıyor.
ULAŞIMDA ASIL SORUN TRAFİK DEĞİL, GÜVENLİK VE ERİŞİM
Türkiye’deki trafik kazalarının ürkütücü boyutlarını göstermek ve toplumda farkındalık yaratmak amacıyla trafik kazası mağdurlarına yardım için harekete geçen Yeşim Ayöz, 2006 yılında 35 yaşındayken Bağdat Caddesi’nde bir trafik kazasında hayatını kaybeden kardeşi Suat Ayöz adına Trafik Mağdurları Derneğini kurdu.
Yüzlerce trafik kazası mağduruna haklarını alabilmeleri için yardım eden Ayöz, “Ulaşımda asıl sorunumuz trafik değil, güvenlik ve erişimdir. Dar ve limitli alanlarda seyahat özgürlüğü için, hız yerine insan yaşamına ve zamana odaklı, güvenli, sağlıklı, çevreci çözümlere bir an önce ulaşmak için düşük hızlar için harekete geçin” diye konuştu.
TRAFİK MAĞDURLARI KİMDİR?
Trafik mağdurları, trafik çarpışmaları sonucu oluşan büyük bir topluluktur. Din, dil ve ırk ayırt etmeden, genç yaşlı dinlemeden, ölen, yaralanan, sakat kalan ve geride kalanlar topluluğu olarak tanımlanıyor. Trafik çarpışmaları ve çarpışma sonucu yaşanan sorunları oluşturan etkenler birden fazla. Bu sorunun ilgili kurumları da her bir aşamada farklılık gösteriyor. Trafik mağdurları, çarpışma sonrası her kurum ile ayrı ayrı uğraşmak ve hakkını aramak için çaba göstermek zorunda kalıyor.
SÜREÇ NASIL İŞLİYOR?
Çarpışma olduğu anda hemen acil yardım gerekiyor. Trafik mağdurları ilk olarak Sağlık Bakanlığı ile karşılaşıyor. Ölümlü ve yaralanmalı çarpışmalarda polis soruşturması yapılıyor ve polis çarpışma dosyasını hazırlıyor, polis geldiği andan itibaren trafik mağdurları İçişleri Bakanlığı ile muhatap oluyor.
Polis soruşturması bittikten sonra yargı süreci başlıyor ve trafik mağdurları Adalet Bakanlığı ile karşı karşıya geliyor. Bu arada sigorta şirketleri devreye giriyor. Eğer çarpışmada yol kusuru varsa Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Belediyeler de trafik mağdurlarının muhatabı oluyor. Çarpışma sonrasında alınacak ve alınması gereken rehabilitasyon ve psikolojik destek sürecinde de, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı devreye giriyor.
Trafik çarpışmalarında en büyük sorun, çarpışma sonrasında yaşanan ve ödül gibi cezalarla sonuçlanan, mağdurların mağduriyetini daha da artıran yargı süreci oluyor.
“BİZ ‘TRAFİK KAZASI’ DEMİYORUZ”
“Teknolojinin bu kadar geliştiği, uzaya seyahatlerin başladığı günümüzde, trafik ölüm ve yaralanmaları yine en önemli halk sağlığı sorunu olarak yerini koruyor. Trafik çarpışmaları, bir anlık sorumsuzluk ve dikkatsizlik sonucu hepimizin başına gelebilir. Fakat sonrasında, kayıplar, acılar, hak arama çabaları ve yok olmuş vicdan duyguları” diyen Ayöz, “Biz trafik kazası demiyoruz çünkü ‘kaza’ kelimesi baştan affetmeyi öngörüyor. Oysa yaşananların hepsi dikkatsizlik ve sorumsuzluk nedeniyle meydana geliyor yani öngürülebilir” ifadelerini kullandı.
Ayöz, “Kırmızı ışıkta geçerseniz, bir çarpışmaya neden olursunuz, hızınızı kontrol edemeyecek şekilde artırırsanız, istenmeyecek sonuçları ortaya çıkarırsınız ve birine çarpıp kaçarsanız ‘bir insanın yaşam hakkını elinden alırsınız’. O zaman neden hala ‘kaza’ diyoruz!” diye ekledi.
“TRAFİK MAĞDURLARININ YAŞADIĞI YIPRATICI VE ÇÖZÜMSÜZ BİR SÜREÇ”
Genelde yanlış yorumlanan ‘kadermiş’ anlayışı, yargı sürecinde hala devam etmekte, giden gitmiş, kalanı kurtaralım düşüncesi, dava sürecinin her aşamasında kendisini gösteriyor.
Yeşim Ayöz bu noktada durumu şu şekilde açıklıyor:
“Özellikle ‘çarpıp-kaçma’ artık bir alışkanlık haline gelmiş ve hakim takdirinde bir karar olduğu için de, basit bir trafik davası olarak görülmeye devam etmektedir. Gelişmiş ülkelerde çarpıp kaçmak, ‘yaşam hakkı ihlali’ olarak yargılanmaktadır. Oysa çarpıp kaçmak bir kaza değil, bilinçli olarak bir insanın yaşam hakkını ihlal etmektir. Hukuk davasında çıkan tazminatlar ise sanık tarafında hiçbir yaptırımı olmadığı için, zaman aşımı sonunda ödenmeden yok olup gitmektedir.”
DÜNYA TRAFİK MAĞDURLARINI ANMA GÜNÜNÜN AMACI
21 Kasım Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü’nün amacı şu şekilde açıklanıyor:
- Trafik mağdurları ve aileleri için bir platform sağlamak,
- Yollarda hayatını kaybeden ve yaralanan milyonlarca insanı hatırlamak ve hatırlatmak,
- Çarpışma sonrasında, hayat kurtaran acil servislerin önemine dikkat çekmek ve acil servislerin gelişmesine dikkat çekmek,
- Trafik çarpışmaları sonucu verilen ödül gibi cezaların, giden gitmiş, kalanı kurtaralım alışkanlığının değiştirilmesine, karar vericiler ve uygulayıcıların cezaların caydırıcı olması için yeni düzenleme yapmaları, mevcut yasada var olan yasaların uygulamada da yer alması için yasal müdahaleye dikkat çekmek,
- Trafik mağdurları ve mağdur aileleri için rehabilitasyon ve yasal desteklerin artırılması için savunuculuk yapmak,
- Karayolu ölüm ve yaralanmalarını önlemek, sonucunda da ölüm ve yaralanmaları durdurmak için eylemler gerçekleştirmek ve desteklemek.
DÜNYA TRAFİK MAĞDURLARINI ANMA GÜNÜ TOPLANTISI
‘Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü Toplantısı’ 21 Kasım 2021 Pazar günü yapılacak.
Saat 17.00’de Zoom üzerinden gerçekleşecek toplantının linki ise şu şekilde:
Derleyen: Pınar Dereli