‘Rusya ile ABD’nin Kürt politikaları arasında hiçbir fark olmadığı’ fikrinin toplumun geniş kesimlerince benimsendiğinin altını çizen Mehmet Ali Güller‘e göre bu yanlış bir yargı. Yazar’a göre, PYD’nin Rusya’nın başkenti Moskova’da bir temsilciliğe sahip olması da bu tezi desteklemiyor.
Yazsısında, “ABD, PYD’yi Suriye’yi ‘bölmenin’ bir aracı olarak kullanmak isterken, Rusya, PYD’yi Suriye’nin ‘birliği’ içinde kalmaya zorlamakta” ifadelerine yer veren Güller’e göre, “Rusya, bu temel hedef gereği de PYD’yi toptan ABD’ye ‘kaptırmamak’ için bu örgütle temasını sürdürmekte, Moskova’da temsilcilik vererek diplomasi aracını kullanımda tutmaya çalışmakta.”
İşte, o yazıda öne çıkan bölümler:
MOSKOVA’NIN KIRMIZI ÇİZGİSİ
Rusya’nın konuyla ilgili tüm açıklamaları, bu ülkenin Kürt politikasının ABD’nin Kürt politikasından çok farklı olduğunu sürekli ortaya koymaktadır.
Daha on gün önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, açık açık PYD’yi ABD konusunda uyardı: “Kürtlere, Suriye’nin doğusunda ayrılıkçı eğilimleri besleyen ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü hedef alan Amerikalı meslektaşlarımıza kanmamalarını tavsiye ederim” (10.11.2021).
Yine Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, iki gün önce Moskova’nın bu konudaki temel tutumunu anımsattı: “Suriye’yi bölmeye ve devlet benzeri oluşumları kurmaya yönelik her türlü girişimler, niyeti ne olursa olsun, bizim için kabul edilemez” (18.11.2021).
Özetle, Moskova’nın açıklamaları da sahadaki pratiği de Suriye’de bir PYD devletine karşıtlık temelindedir.
LAVROV’UN BİLDİĞİ İKNA ÇALIŞMASI
Aslına bakılırsa, Rusya’nın PYD politikası, Türkiye’nin PYD politikasından daha tutarlıdır. AKP’nin Washington’la anlaşıp PYD devletini kabul etmesi, kimi açıklamalarına bakılırsa, Moskova’nın kenarda tuttuğu bir olasılık…
Dün, PYD liderini Türkiye’ye davet edip ona “Özerkliğinize karışmayız, yeter ki Esad’ı devirme hedefinde ÖSO’yla birlikte hareket edin” diyen AKP iktidarının, bugünkü politikasını terk ederek yarın yeniden dünkü politikasına dönebilmesi, elbette olasılık dışı değildir.
AKP’nin Halep merkezli bir ÖSO nüfuz bölgesi kurma hedefi ortada. AKP, bunu günü geldiğinde ABD’nin PYD devletine karşılık pazarlık kartı olarak kullanmak istiyor. Fırat’ın doğusuna karşılık Fırat’ın batısında egemenlik yani. Ankara bu nedenle hem Esad karşıtlığına devam ediyor hem de İdlib’de bulunmayı sürdürebilmeyi taktik bir hamle olarak zorluyor.
Kısacası, Türkiye’deki Amerikancıların propagandasının aksine, Moskova’nın PYD devleti karşıtlığı, gerçekte AKP iktidarının PYD devleti karşıtlığından bile ileridir. Moskova’nın “kültürel özerkliğe” kırmızı ışık yakmayan politikası, PYD’yi Suriye’nin birliği içinde tutma hedeflidir. Bu nedenle Rusya’nın birlikçi çizgisiyle, ABD’nin ayrılıkçı çizgisini bir ve aynı şey gibi görmek, büyük hatadır.