Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite Üyesi Alpaslan Savaş, faturalara gelen yeni zamları ve enerji şirketlerinin elde ettiği karları soL Haber Portalı’ndaki bugünkü köşesine taşıdı.
Temel ihtiyaçların halka satılmasının kabul edilemez olduğunu söyleyen Savaş, yazısında bu sektörlerin tamamının devletleştirilmesi gerektiğini belirtti.
Devletleştirmeden fatura soygunu bitmez başlıklı yazının tamamı şöyle:
Yeni yıla yeni zamlarla girdik. Elektrik, doğalgaz, benzin, otoyollar… Durmak bilmedi. Kiralar tırmanıyor, gıdada artış sürüyor.
İçlerinde en fazla can yakanın enerji zamları olduğu açık. EPDK’nin yeni tarifesi, 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere, günlük tüketim miktarına göre yüzde 50’den yüzde 125’e kadar değişen zam öngörüyor.
Zammın faturalara ne ölçüde yansıyacağını Elektrik Mühendisleri Odası hesaplamış. Buna göre 4 kişilik bir ailenin asgari ihtiyacı için kullanacağı elektrik faturası 210 liradan 370 liraya çıkıyor. En az yüzde 70’lik bir artış bu. Asgari ücrete yaptığı yüzde 50’lik artışla böbürlenen hükümet, böylece artışı daha işçinin cebine girmeden Ocak faturaları ile enerji şirketlerinin kasasına aktarmış olacak.
EPDK, yaptığı açıklamada 2021 yılı boyunca devletin vatandaşı korumak için elektrik faturasının yarısını, doğalgazın ise dörtte beşini karşıladığını ifade ediyor. Rakam da vermiş, toplamda 100 milyar liralık destek olmuşlar halka. Laf cambazlığı işte. 2021 yılının ilk 8 ayında 914 bin abonenin doğalgazını neden kestiniz o halde? Diyarbakır’da elektriği kesildiği için oksijen tüpünü kullanamayan Yunus Emre bebeğin canını kurtarmaya yetmemiş desteğiniz demek ki!
Destek yurttaşa değil enerji şirketlerine veriliyor. Enerjisa’nın 2021 yılı dokuz aylık dönem kârı 1,5 milyar lira. Bu rakam bir önceki yılın aynı döneminde 1,3 milyar liraydı.
Yurttaşın ödeyemediği faturalar nedeniyle elektriği, doğalgazı kesiliyor, enerji şirketlerinin kasası ise hiç eksilmeden dolmaya devam ediyor.
Ödediğimiz faturaların bu denli yüksek olmasının nedeni elektrik, doğalgaz ve suyun özelleştirilmesi, bunların üretim, dağıtım ve pazarlamasından patronların kâr elde etmesidir. Gerisi boş laf! AKP becerememiş, ekonomiyi iyi yürütememiş falan geçiniz. Sorunun kaynağı yaşam için temel ihtiyaçların parayla alınıp satılabilir olmasında, beceriksiz yöneticilerde değil.
Bugün elektrik üretiminde özel sektörün payı yüzde 85. Dağıtımın ise tamamı patronların elinde. Tüm bölgeler şirketler tarafından parsellenmiş durumda. Doğalgaz dağıtımında ise İstanbul’da İGDAŞ hariç tümü özel şirketlerde. Bugün ödediğimiz faturalardan üretim, dağıtım ve satış için en az üç ayrı şirkete para veriyoruz. Sayaç sökme, takma ve kontrollere ödediklerimiz, abonelik ücretlerinden yapılan soygun cabası. Bir de bu şirketlerin yatırım için kullandıkları düşük faizli, uzun vadeli krediler var. Fiyatlamada bunlar da dikkate alınıyor, faturalarımıza bu şirketlerin borçları da yansıyor.
KİM PEKİ BUNLAR?
Beşli çete en başta. Millete ettiği küfürle ünlü Cengiz Holding, ortakları Limak ve Kolin. Üçü birden 22 milyon yurttaşın faturalarından para basıyor.
Alman ortağıyla Sabancı Holding’in Enerjisa’sı. O da ele geçirdiği dağıtım bölgelerinde 20 milyon yurttaşı müşterisi yaptı. Onları Bereket, Eksim, Alarko, Başkent, Akkök, Zorlu, Çalık, Kiler, Kipaş, İçdaş, Türkerler, Aksa gibi holdingler izliyor. Kimisi yabancı ortaklı, kimisi yerli ve milli patronlar. El ele vermiş, 80 milyon yurttaşın evinin ışığına, ısınmasına, kaynayan çorbasına çökmüşler.
Fahiş faturaların nedeni piyasacılıktır. Sorumlusu hükümet ve patronlardır. Isınma ve aydınlanmada özel sektörü varlığını kabul eden muhalefetin de halkın yaşadığı yoksullaşmada payı vardır. Şirketler kazandığı için biz halk olarak daha fazla ödüyoruz.
Elektrik düğmesine her dokunduğumda, ocaktaki tencerenin altını her yaktığımda, ısınmak için dereceyi her oynatışımda Sabancı’ya, Cengiz’e, bir sürü holdinge ve patrona neden çuval dolusu para vermek zorunda kalıyorum?
Halkın temel gereksinimi olan hiçbir hizmet patronların para kazandığı bir mal olamaz. Elektrik ve doğalgaz da böyledir. Üretimden dağıtıma, satıştan bakım hizmetlerine kadar tüm aşamalar bedelsiz olarak devletleştirilmelidir.
Halkın temel ihtiyaçları için tek bir kuruş ödemek zorunda olmaması mı, yoksa bu ihtiyaçlardan para kazanan için bir avuç sömürücünün zenginliğini katlaması mı?
HANGİSİ NORMAL OLAN?
Devletleştirme hem acil hem mümkündür.
Sosyalizm işte bu nedenle tek ve en gerçekçi çözümdür.