Ankara Barosu seçimlerinin gelecek ekim ayında yapılması bekleniyor. Ankara Barosu’nun geçmiş dönemlerdeki başkanlarını çıkaran Demokratik Sol Avukatlar Grubu, başkan adayını belirlemek üzere ön seçim yapacak. Ön seçimin tarihi 12 Nisan’da belirlenecek.
Avukat Hava Orhon da haziran ayında yapılması beklenen ön seçimde, Demokratik Sol Avukatlar Grubu’nun başkan adayı olabilmek için erkek rakipleriyle yarışacak. Hava Orhon, aday adaylığı sürecini ANKA Haber Ajansı’na şöyle anlattı:
“Ankara Barosu’nda yaşanan bu istifa, 1999 yılında beri Ankara Barosu’nda serbest avukat olarak mesleğini sürdüren biri olarak beni çok üzdü, derinden yaraladı. Çünkü ben, 2002 yılında beri de Ankara Barosu’nun çeşitli kurullarında görev almış bir meslektaşıyım başkanımızın aynı zamanda. Fakat başkanımızın istifasını şu nedenle çok haklı göremediğim noktaları var. Başkanımız, istifasında bir vesayetten söz ederek hareket etti. Fakat bu vesayetin ne olduğunu ve ne şekilde bununla ilgili zorluklar yaşadığını hiçbirimize anlatmadı. Ayrıca istifasının sonrasında da adaylığını devam ettirdiğini açıkladı. Ben, bu durumda bu istifayı çok samimi göremedim açıkçası. Çünkü sadece genç avukatlara yönelik aidat ödemelerinin yazıları gönderildikten sonra bu istifayı tercih etmesi bende, seçimde adaylığını sürdürmesi ve yine genç avukatlardan oy beklentisi içinde olduğu için yeterli bir samimiyet oluşturmadı. Bu nedenle bu istifayı çok haklı göremiyorum.
“RAPORUN YAYIMLANMAMASI SÜRECİNİ KRİZ YÖNETEMEME OLARAK DEĞERLENDİRİYORUM”
Bizim önümüze daha önce geldi. Ben, ondan önceki dönemde, Erinç Sağkan’la birlikte Ankara Barosu’nda bir dönem saymanlık, bir dönem genel sekreterlik görevi yürüttüm. Biz, bu süreçleri mutabakatla çözmeyi başarmıştık. İnsan Hakları Merkezi’mizin bizden bu tür talepleri oldu. Biz, bu raporları değerlendirdikten sonra raporun içeriğine göre ve oradaki meslektaşların tuttuğu bilgilerin doğruluğunu değerlendirerek bu doğrultuda çoğunlukla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbarda bulunduk. Çünkü içerisinde kişisel verilerle ilgili veyahut da işkence iddialarına ilişkin tutanakların bulunmadığı sebebiyle biz bu yolu tercih etmiştik. Tabii kendi başkanlığım sürecinde bu tür talepler geldiğinde yine her dosyanın kendi içeriğine bağlı olarak eğer tutulmuş tutanaklarda bir avukatın imzası varsa işkenceye dair, bu tür tutanaklarla ilgili tabii gereğini yapacağız. Ankara Barosu’nun kararlı bir çizgisi vardır her zaman. Hukuksuzluğa karşı ve insan hakları ihlallerine karşı her zaman Ankara Barosu’nun bir duruşu olmuştur. Ben, bu raporun yayımlanmaması sürecini kriz yönetememe olarak değerlendiriyorum. O dönem yönetimde olan arkadaşlarla başkan arasında bir uyumsuzluk olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle de bu raporun doğru olarak teşhisinin yapılmadığını ve dolayısıyla da krize yol açtığını düşünüyorum.
“AVUKATLARIN MESLEK ALANLARININ GENİŞLETİLMESİ GİBİ PROJELERİMİZ VAR”
Bu sorun sadece baro başkanının çözebileceği bir sorun değil. Eğer bu konuda, ‘Ben bu sorunu çözeceğim’ diyen bir aday meslektaşım varsa da ben bunun çok reel olmadığını düşünüyorum. Bu sorunun çözümü için biz, gerekli bütün yasal düzenlemelerin çıkartılması için Barolar Birliği’nin de desteğini alarak örgütlü bir mücadeleyle Meclis’te siyasi partilerle, görüşmemiz gereken her kim varsa onlarla görüşerek yasa değişikliklerinin çıkartılmasını istiyoruz. Bunun için çaba sarf etmek istiyoruz. Bizim projelerimizin arasında, mesela genç avukatlar stajları bittikten sonra ofis açamıyor, onların sanal ofis gibi sistemlerden ücretsiz yararlanması gibi, avukatların meslek alanlarının genişletilmesi gibi, mesela 50 bin liradan fazla sermayesi olup 50’den fazla çalışanı olan şirketlere de zorunlu avukatlık getirtilmesi gibi, avukatların vekaletlerinin kendileri tarafından düzenlenmesi gibi, bunun gibi birtakım projelerimiz var. İşçi avukatlarımız biliyorsunuz asgari ücretin altında ücretlerle çalıştırılmaya zorlanıyor ve avukatlık mesleğinin dışında da gerek stajyer avukat meslektaşlarımız gerek işçi avukat meslektaşlarımız işler yapmaya zorlanıyorlar. Biz, bunların önlenmesi için öncelikle ‘mobbing kurulu’ kuracağız. Burada stajyerlerin ve işçi avukatların çalıştığı ofislerde karşılaştığı avukatlık mesleği dışında yapmaları istenen konularla ilgili şikayetlerini alacağız ve bunlarla ilgili Avukatlık Kanunu kapsamındaki yetkimize dayanarak bürolarda denetleme yetkimizi kullanıp bu kişilerle ilgili disiplin soruşturması başlatarak meslektaşlarımızın bu sorununun çözümüne yardımcı olacağız. Ayrıca işçi avukatların belirli bir ücret altında ücret almaması için yasal düzenleme gerekiyor. Çünkü biz, bununla ilgili Ankara Barosu’nun bir işveren avukat politika belgesi çalışması oldu ama bunun sonuçlarını alamıyoruz. Çünkü pek çok işçi çalıştıran avukat meslektaşımız buna yanaşmıyor. Bunun önlenmesinin de yasal düzenlemeyle olması gerektiğini düşünüyoruz.
“ADALET BAKANLIĞI’YLA YENİ ADLİYE BİNASI İÇİN GÖRÜŞMELER YAPACAĞIZ”
Adliyelerin birçoğu biliyorsunuz siyasi rantlar ve kira rantı şeklinde Adalet Bakanlığı tarafından ne yazık ki açılarak avukatlarımızın hizmetine sunuluyor. Şu an eski Milli İstihbarat Teşkilatı binasında, Yenimahalle’de adliye binasının temelinin atıldığını düşünüyorum. En azından böyle bir bilgi aldık. Biz, Adalet Bakanlığı’yla bu konuyla ilgili görüşmeler yapacağız. Ayrıca yeni bir adliye açılması halinde tüm meslektaşlarla gerekirse bir ay boyunca adliye önünde oturma eylemi de dahil örgütlü gücümüzü kullanarak her türlü mücadeleyi yapacağız.
“AVUKATA YÖNELİK SALDIRILARIN HEPSİNİN KARŞISINDA ÇOK CİDDİ ŞEKİLDE BİR REAKSİYON GÖSTERECEĞİMİZDE EMİN OLABİLİR HERKES”
Avukata yönelik saldırıların hepsinin karşısında çok ciddi şekilde bir reaksiyon göstereceğimizde emin olabilir herkes. Biz, başı sıkışan her avukatın yanında, her nerede olursa olsun mücadele edeceğiz. Saldırılarla ilgili bütün yasal düzenlemeler ve yasal başvuruların hepsinde bulunacağız. Şunu da belirtmek istiyorum; Ankara Barosu’nda kayıtlı 21 bin meslektaşımız var. Avukatların ekonomik durumunun açıklığa kavuşması anlamında bunu söyleyeceğim. Bu 21 bin meslektaşımızın yaklaşık 17 bin 500’ü, CMK’dan dava almak yoluyla hayatını sürdürüyor. 10 bine yakını da adli yardımdan yararlanarak hayatını sürdürüyor. Bu, bizim ne kadar içler acısı durumda olduğumuzu gösteriyor. Bugüne kadar yapılmış, işte avukatlara yönelik meslek itibarını zedeleme, hatta avukatları savundukları davalarda terörist ilan etme sonucunda ekonomik anlamda bizim düşürüldüğümüz sonucu gösterdiğini düşünüyorum. Öncelikle bizim, mesleğimizin itibarını da olması gerektiği yere çıkarmamız gerekiyor. Her meslektaşımızın ne olursa olsun, hangi dava için olursa olsun aldığı görevlerle ilgili yargılanmamasını, toplum gözünde bunların itibarlarıyla ilgili terörist ilan etme gibi, suçlu ilan etme gibi tarzın değiştirilmesi için de tüm çalışmaları yapacağız. Belki iki ayda, belki üç ayda bir dava geliyor bu durumda avukatlara, hiçbir şekilde tatminkar değil ama avukatlar artık öyle bir durumdalar ki buna bile muhtaç durumdalar.
“AVUKAT HAKLARI MERKEZİ ANKARA’NIN İLÇELERİNDEKİ AVUKATLARI YALNIZ BIRAKMAYACAK”
Bizim Avukat Hakları Merkezi’miz var. Etkili ve etkin bir şekilde kullanılması gerekiyor bunun. Bizim gözlemlediğimiz, bu süreçte sadece Ankara içindeki avukatlara daha çok hizmet verildiği ama Ankara’nın ilçelerindeki avukatların bu manada yalnız bırakıldığını gözlemledik. Biz, bu hizmeti oralara da yaygınlaştıracağız.
“STAJYER AVUKATLARIN ADLİYE STAJLARI SÜRESİNCE HAKİM, SAVCI STAJYERLERİYLE AYNI MALİ OLANAKLARA SAHİP OLMASI İÇİN YASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPILMASI KONUSUNDA ÇALIŞACAĞIZ”
Stajyer avukatların adliye stajları süresince hakim, savcı stajyerleriyle aynı mali olanaklara sahip olması için yasa değişikliği yapılması konusunda çalışacağız. Duruşmaların zamanında alınmaması ya da herhangi bir hakimin gerekçesiz karar vermesi… Bunları hepsinin teşhirini sağlayacağız ve bunlarla ilgili gerekli suç duyurularında bulunup sonuna kadar takibini sağlayacağız. Adli Yardım ve CMK ücretleri geç ödeniyor. Mesela Adli Yardım ve CMK ücretleri, bildiğim kadarıyla şu an Ankara Barosu’nda 2020 yılının halen ücretleri ödeniyor. Çok geriden geliyor. Buradaki ödeneğin artırılmasını sağlayacağız. Ayrıca bunun için gerekli ne varsa yapacağız. Eğer bu geç ödenme devam edecekse de meslektaşlara ödemesi süresindeki faizin ödenmesini sağlayacağız.
“HUKUK FAKÜLTELERİ İÇİN BELİRLİ KISTASLAR BELİRLENMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”
Biliyorsunuz hukuk fakülteleri açılmaya devam ediyor ısrarlı bir şekilde. Enflasyonist bir duruma gelmiş durumda avukatlık mesleği. Hukuk fakültelerinin açılması için daha önceden yapılmış bir başvuru üzerinde alınmış bir karar olduğu için biz, tersten giderek hukuk fakülteleri için belirli kıstaslar belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu kıstaslar belirlendiğinde yeni bir fakülte açılırken buna uyulması, geriye dönerek de bu kıstasları taşımayan fakültelerin kapatılması gibi bir çözüm üretebileceğimizi düşünüyoruz.
Bizim Avukatlık Kanunu’nda baroların birtakım yükümlülükleri var. Bu kamusal yükümlülüklerin gerektirdiği yerlerde hukukun sınırları içerisinde gerekli açıklamaları ve gerekli çıkışları her zaman yapacağız. Bundan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu zaten bizim görevimiz.
“BİR KADININ BAROYU NASIL YÖNETECEĞİNİ HERKESE GÖSTERMEK İSTİYORUM”
Herhalde işaret edilmeden seçilmek üzere aday olan ilk kadın aday olduğumu düşünüyorum. Karşımda 10’a yakın erkek rakibim var. Şu ana kadar biz kadınlar, sürekli erkeklerin bize bir şey için işaret etmesini, bir adaylık için teklifte bulunmasını, herhangi bir görev tevdi etmesini bekledik. Ben, bir kadının kendisinin aday olup baroyu yönetmeye talip olacağını göstermek istiyorum. Ayrıca bir kadının baroyu nasıl yöneteceğini de herkese göstermek istiyorum.” (ANKA)