Gazetemiz yazarları Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun bir dönem yöneticileri olduğu Odatv’de, Libya şehidi MİT mensubunun cenazesine dair bir haber yayımlandı. Haberde, Libya’da şehit olan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunun cenazesinden bahsedildi ve MİT mensubunun kimliği deşifre edilmezken, ailesine dair herhangi bir bilgi verilmedi.
Odatv’nin haberi gündem olurken, sosyal medyada AKP’li troller ve yandaş isimler tarafından kampanya başlatıldı. Odatv’nin MİT mensubunun ailesini deşifre ettiğine dair paylaşımlarda bulunuldu. Öyle ki yandaş Pelikancı yazarlar hedef gösterek Odatv’nin kapatılması, haberde sorumlu olan kişilere işlem yapılması gerektiğini yazdı. Pelikancı yazarlar ve AKP’nin sosyal medya trollerinin paylaşımlarının ardından 4 Mart 2020’de gece yarısı dönemin Odatv Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu evi basılarak gözaltına alındı. Bir gün sonrasında ise 6 Mart sabahı saat 10.00’da ifadesi alınmak üzere Çağlayan Adliyesi’ne çağrıldı. Burada ifadesi alınan Barış Pehlivan hakkında da tutuklama kararı verildi.
MİT şehidinin cenazesinin haberi üzerine Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ile gazeteciler Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Aydın Keser ve Ferhat Çelik “Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarının ve ailelerinin kimlik, görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgileri yayımlamak, yaymak ve açıklamak” suçlaması ile aynı davada yargılandı. Barış Terkoğlu, Aydın Keser ve Mehmet Ferhat Çelik tutukluluğunun dördüncü ayında tahliye edildi. Ancak Barış Pehlivan, gazeteci Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, Libya şehidinin cenaze haberi nedeniyle 6 ay hapsedildi.
TEPKİ ÇEKEN KARAR: CEZALARI ONANDI
9 Eylül 2020’de ise tutuklu yargılanan Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’in tahliyesine karar verildi. Ancak aradan 2 yıla yakın zaman geçti. Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılıç, Aydın Keser, Mehmet Ferhat Çelik’in hapis cezalarına yönelik istinaf başvurusu reddedildi. Haklarında İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesin tarafından Aydın Keser, Ferhat Çelik ve Murat Ağırel’e “istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçundan verilen 4 yıl 8 ay 17 gün ve Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç’a verilen 3 yıl 9 ay hapis cezaları onandı.
İstinaf Mahkemesi ret kararında “verilen mahkumiyet kararına karşı bu sanıklar müdafiilerinin istinaf taleplerinin yapılan incelemesinde istinaf başvuruların esastan reddine” ifadelerini kullandı.
GAZETECİLERİN ÜZERİNDEN ELLERİNİZİ ÇEKİN!
Davada Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nu savunan avukat Hüseyin Ersöz konuyla ilgili Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “Barış Pehlivan hakkında İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş olan karar, ifade hürriyeti ve basın özgürlüğünün açık bir ihlaliydi. Ne yazık ki bugün bize tebliğ edilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi kararı da bu ihlali pekiştiren ve gazetecilerin cezalarının önünü açan bir mahiyete sahip” dedi.
Ersöz, Pehlivan’ın cezasının onanması üzerine “Haklarındaki hüküm kesinleşmiş olan gazeteciler, infaz işlemleri için infaz savcılığına ve infaz savcılığı sonrasında da açık ceza infaz kurumuna gitmek durumunda kalacaklar” dedi.
Ersöz’ün açıklaması söyle:
“Bu karar sonrasında yerel mahkeme kararın kesinleşme işlemlerini yapacak ve infaz savcılığına bu konuyla ilgili bildirimde bulunacak. Verilmiş olan ceza 3 yılın üzerinde olduğu için yargılanan gazeteciler hakkında yakalama kararı çıkartılacak. Ancak bu kararların denetim süresinin üç yıl olması ve infaz rejimi doğrultusunda cezaevinde bir infaz görmeyeceğini de belirtmek gerekiyor.
Ancak her halükârda, haklarındaki hüküm kesinleşmiş olan gazeteciler, infaz işlemleri için infaz savcılığına ve infaz savcılığı sonrasında da açık ceza infaz kurumuna gitmek durumunda kalacaklar. Öyle ki haklarında denetimli serbestlik uygulanması için infaz hakimliği tarafından bir karar verilinceye kadar da açık ceza infaz kurumunda kalmaları da söz konusu olabilecek. Bu durum bir gün de sürebileceği gibi bir hafta, on güne kadar yayılabilecek olan bir süreci ifade ediyor.
Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bundan yaklaşık bir buçuk önce yapılmış olan bireysel başvuru da halihazırda değerlendirme aşamasında. AYM de Adalet Bakanlığı’nın savunması alınmış durumda ve karar verilmeyi bekliyor. İfade hürriyeti ile ilgili karar verilmesi bekleniyor. Ancak AYM’deki bu süreç devam ederken bölge adliye mahkemesi tarafından istinaf başvurularının esastan reddedilmesi kararı verilmesi ifade hürriyeti ve basın özgürlüğünün açık bir tehdit altında olduğunu ve gazetecilerin yapmış olduğu haberlerden dolayı bir ceza tehdidiyle karşı karşıya kalacak olmaları sonucunu doğurduğundan da bir o kadar vahim. Bu çerçevede AYM’nin bu süreçle ilgili olarak bir an önce karara bağlaması ve bu konuyla ilgili olarak ifade hürriyeti ve basın özgürlüğünü baz alarak bir karar temin etmesi gerekiyor.
Ancak iddianamenin altında imzası bulunan dönemin başsavcısının halihazırda AYM’de üye olduğunu da ifade etmek gerekli. Bu durumun AYM önünde yaklaşık bir buçuk senedir bekleyen bireysel başvuruya bir etkisinin olup olmadığını bilmemekle birlikte görünüşte dahi adil yargılanma açısından bir sorun oluşturduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır.”
“PEHLİVAN’IN GAZETECİLİĞİNE ZERRE GÖLGE DÜŞÜRMEDİ”
Pehlivan ve Terkoğlu’nun davadaki avukatı Serkan Günel ise Cumhuriyet’e yaptığı açıklamasında, “Bu hüküm artık kesinleşti ama Türk milletinin gözünde Barış Pehlivan’ın gazeteciliğine zerre gölge düşürmedi” dedi.
Günel şunları söyledi:
“Normal şartlarda normal bir ülkede en fazla gazetecilik açısından eleştirilebilecek bir haber maalesef sosyal medyada örgütlenen bir güruh ve ona imkan veren iklim sayesinde önce gözaltına sonra tutuklamaya şimdi de hükme dönüştü. Bu ülkede gazetecilik yapmak her geçen gün zorlaşıyor. Pek tabii halkın doğru habere ulaşma hakkı da. Bu hüküm artık kesinleşti ama Türk milletinin gözünde Barış Pehlivan’ın gazeteciliğine zerre gölge düşürmedi. Ancak uğruna ödediği bedellere bir yenisini eklemiştir.”