Kırklareli’de yaşayan bir kişi, internette gördüğü kiralık ev ilanı için ilan sahibini aradı ve evi kiralamak istediğini belirtti. Ev sahibinden “erkeklere ve öğrencilere ev veremeyeceği” yönünde cevap alan başvurucu, ayrımcı muameleye maruz kaldığını ileri sürerek Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) başvurdu.
İddialara karşı yazılı görüş talep edilen ev sahibi, yapılan görüşmede başvurucuya, evin bulunduğu binanın aile aparmanı olduğunu ve aile birliği olan kişilere kiraya vermek istediğini söylediğini bildirdi.
Başvuruyu değerlendiren TİHEK, “medeni hal” ve “cinsiyet” temelinde ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine hükmetti. TİHEK ayrıca, ev sahibine 4 bin lira idari para cezası verilmesine, bu cezanın uyarı cezasına dönüştürülmesine karar verdi.
AYRIMCILIK VE İHLAL VURGUSU
TİHEK’in kararında, herkesin kanunlar önünde eşit olduğu ve Anayasa’nın 10’uncu maddesinde, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” hükmünün yer aldığı aktarıldı.
6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nda ise herkesin hukuken tanınmış haklardan yararlanmada eşit olduğunun düzenlendiği belirtilen kararda, ayrımcılığın ise yasaklanmış olduğu ifade edildi.
Kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14’üncü maddesi çerçevesinde bir muameledeki farklılığın objektif ve makul bir haklılığa sahip olmaması ve meşru bir amaç izlememesi halinde bunun “ayrımcılık” anlamı taşıyacağı belirtildi.
Başvuruya konu olayda, kiracı adayına yapılan muamelenin meşru bir amacının bulunmadığına işaret edilen kararda, şöyle denildi:
“Muhatabın (ev sahibi), taşınmazının bulunduğu binanın yeni yapıldığı ve aile apartmanı olduğu, bu nedenle de kiracı adayları için aile olmaları şartını aradıklarına ilişkin beyanın objektif ve makul bir gerekçeden yoksun olduğu değerlendirilmektedir. Zira kira ilişkisinin nevi gereği sözleşmenin kiracı ve kiraya veren şeklinde iki tarafı bulunduğu ve taşınmazın olduğu binadaki diğer daire sahiplerinin de muhatabın tesis edeceği özel hukuk sözleşmelerine herhangi bir dahlinin bulunmasının hukuken mümkün olamayacağı hususları da dikkate alındığında; başvurana yönelik gerçekleştirilen farklı muamelenin meşru bir amaç izlemediği kanaatine ulaşılmıştır.”
Kurumun önceki kararlarında da aile birlikteliği olan kiracıların, bekarlardan daha iyi tutum sergileyeceği ve apartmandaki diğer ailelerle rahatsız etmeyecekleri varsayımının objektif temelden yoksun olduğu belirtilen kararda, “Somut olayda başvurana medeni hal ve cinsiyet temelinde ayrımcı muamelede bulunularak, başvuranın hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden karşılaştırılabilir durumdakilere kıyasla eşit bir şekilde yararlanması engellendiğinden, ayrımcılık yasağının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.” ifadeleri yer aldı.