Beyoğlu sinemaları yaşam savaşı veriyor

1913 yılında Fransa’nın Strasbourg şehrinde ve Türkler için sanat noktası niteliğinde olan Odyssee bile kapandı. Üstelik Türkiye’nin 8. Başbakanı Şemsettin Günaltay’ın torunu Faruk Günaltay tarafından işletiliyordu. İşletme ihalesi başka şirkete geçince o da hayal oldu. Tıpkı bir zamanların Emek Sineması gibi. Kayıplar, tarihte hiç olmamış gibi yok sayılarak devam ediyor. Nabız ölçelim dedik, çıktık tekrar yola. Salgın dönemi boyunca, sokaklarda haber yaptık. Sinema salonunu kapatmak ya da emekçisinin işine son vermek zorunda kalan işverenler. Halkın can damarı esnafı ama bizim eğlence yani tüketim yanımıza dokunan, özellikle Beyoğlu’nda mevcut sinema salonları ile görüştük. Bayram geldi, geçti neler oldu yine kısa bir tur yaptık ve yaşıyorlar mı? Ne durumdalar, yineledik.

BİR ZAMANLAR İSTİKLAL CADDESİ’NDE SİNEMALAR

“Ufalana ufalana kaç kuşak, bu yollarda” Türk pop müziğinde önemli eserlerdendir “Aldatıldık” şarkısı. Peki, aldatıldık mı, yoksa tekerlek icat oldu medeniyet doğdu ya da biraz ileri gidelim, Anadolu sesi ile “Silah icat oldu, mertlik bozuldu mu” Açıkçası üzülerek belirtmek gerekir ki, öyle oldu.

Taşımalı sinemacılık, yanar filmler, aynı anda gösterime giren, balkonlardan sarkan, yazlık sinemaların müdavimlerinden, hayallerimizde bambaşka yerde ve iyi ki gördük, yaşadık dediğimiz, sinema kültüründe bambaşka bir dünyaya evriliyoruz. Çevrimiçi, tabiri ile biçimlenen ama duygu yanımıza, insan yanımıza dokunmayan, bir yeni dünya, bizi, belki de biz istemeden kucaklamaya çoktan hazır. Birbirinden farklı platformlar, marka şirketler, yeni transferler bizim Yeşilçam emekçilerinin belki de dünya tarihinde görülmemiş, onca çalışmaları ile hiç vizyona giremeyecek film gibi duruyor raflarda. Her şey elinizin altında ama “alaska frigo” satmak için tahta tabelasına vuran satıcı sesi gibi yüreğimizi ısıtmayacağı kesin.

NEREDEN NEREYE

Beyoğlu’nda sinema bir kültürdü ve geçmişe uzansak, her taraf kültür yumağı ve bu yumak içinde, sinema salonları: Saray, Yeni Melek, Lüks, Elhamra, Emek, Sinepop, Fitaş, Venüs, Site, Lale, Atlas, Beyoğlu, Beyoğlu Pera, Cinemajestic, Dünya, Alkazar gibi sinema salonları vardı.

BEYOĞLU’NDA KALANLAR

CİNEMAJESTİC SİNEMASI

Kuşak kuşak sinemacılar, aileden sinemacı, Dilbaz Ailesi. Hem yapımcı, hem dağıtımcı, hem işletmeci. En son uğradığımda film gösterildiği sırada, biriken elektrik faturaları yüzünden elektrikleri kesilmişti ki jenaratör devreye girmese, içerde zar zor bulunan seyirci de artık belki uğramayacaktı. 11 bin, 12 bin TL, elektrik borçlarını üç aylık olarak, borç alarak ödeyip açtırdılar. Onlara taze kan ise Bergen filmi oldu. Bir zamanlar Sinepop, Bilardo ve Bowling salonuna çevrilmişti, Cinemajestic’de uzun zamandır, sinema salonu dışında kafe olarak ayakta kalmaya çalışıyor.

ŞAHİN DİLBAZ: Biliyorsunuz, geliyorsunuz ve görüyorsunuz. Şu anda en son 8.250 TL elektrik faturası geldi. Zaten kafe olarak hizmet verip, açıkcası günü kurtarıyoruz. Evet, beş hafta oynadı, üç hafta para kazandık, Bergen can, kan oldu bizlere ama bu çözüm değil ki. Makinemin biri bozuldu, tamiri zor, zaten gelen seyirci, yeni alacağımı karşılamaz. Şimdi yaz sezonu ama salgın kadar bir ümitsizlik yaşamıyoruz dersek, yalan olur.

– Kültür ve Turizm Bakanlığından, sinema izlemeyen çocuk kalmasın, sloganı ile bir proje başlatıldı. Ondan olumlu bir dönüş olmadı mı?

ŞAHİN DİLBAZ: Afacanlar, Kuklalı Köşk, oynattık ve 5 TL mısır, 2 TL Su, 3 TL bilet karşılığında ama sonrasında bu rakam bize ödenecek, onu bekliyoruz ama kurtarmadı. Çocukların sinema ile buluşabilmesi için iyi bir projeydi ancak daha çoğaltacak işler, projeler geliştirmek lazım. Biz, kendi çapımızda, halk günü yapıyoruz. Filmler, indirimli pazartesi, perşembe. Takip edenler, muhakkak görecekler. Üniversite öğrencilerimiz için askıda bilet uygulaması da yaptık.

Beyoğlu Sineması 20 gün, zorunlu kapama kararı alırken, Fitaş ve diğer salonlarda tatilde. Cinemajestic ile Demirören açık gözükse de neler oluyor, bir de yılların pek çok sinema salonunda görev yapmış, makinistine sorduk.

– 60 YILLIK Makinist Ali Koçoğlu: Nerede eski film, eski izleyici. Beyoğlu’na gelen izleyici arabadan inince parfümünün kokusu, kendisinden önce sokakta duyulurdu. Konuşmasını, oturmasını, izlemesini bilen seyirci de yok, iş de yok. Dünyada ve Avrupa’nın birçok ülkesinde oynayan filmler, bizde iş yapamadı. Kaliteli film de yok. Müslüm Gürses, Bergen çok iyiydi. Seyirci ile buluşabildik. Bu tarz filmlerin olması lazım. Keza yeni çekimlerine başlanan Neşet Ertaş’ın hayatını anlatacak filmden de ümitliyim. Bayram haftasında, Marvel serisi Thor: Aşk ve Gök Gürültüsü iyi giriş yaptı. Elvis ve Top Gun, bizde bekleneni vermedi. Durumu hiç iç açıcı maalesef göremiyorum. Ama mücadelemiz devam ediyor. Tekrar söylüyorum, haftada iki gün indirim günlerimiz var, gelsinler ve yaşatsınlar! Eğer sinema biterse, Beyoğlu’nda kültür biter!

BeyoğluDünyafilmGünİşKültürSinema
Comments (0)
Add Comment