İsveç’teki Uppsala Üniversitesi, Brüksel Vrije Üniversitesi ve Fransa’daki Avrupa Senkrotron Radyasyon Tesisi’nde (ESRF) çalışan araştırmacılar, Birleşik Devletler’in Kuzey Dakota eyaletinde yer alan Tanis kazı bölgesinde fosilleşmiş kaşık balığı ve mersin balığı arama çalışması gerçekleştirdi. Chicxulub gök taşı çarpışmasının doğrudan kazazedeleri olan bu balıklar, dinozorların son gününü de simgeliyor. Gerçekleşen çarpışmanın, kıta levhasını sarsarak su kütlelerinde devasa boyutta duran dalgalar oluşmasına sebep olduğu düşünülüyor. Balıkların etrafını saran hareket halindeki bu dev tortu yığınlarının, çarpışmadan sonraki bir saat içerisinde gökten düşen çarpışma kürecikleriyle birlikte balıkların canlı canlı toprağa gömülmesine yol açtığı belirtiliyor.
Uluslararası bir araştırma takımı, asteroit çarptıktan sonra 60 dakikadan kısa süre içerisinde ölen balıkların kemiklerine ait ince kesitleri, yüksek çözünürlüklü senkrotron X-ışını taramalarını ve karbon izotop kayıtlarını inceleyerek sonuca vardı. Takımın bulguları iki önce Nature bülteninde yayımlandı.
Tanis olayının geçtiği tortularda yer alan fosil balıkların, günümüze kadar bozulmadan korunduğu ve balıkların kemiklerinin, neredeyse hiç jeokimyasal değişim işareti göstermediği vurgulandı. Senkrotron X-ışınlarıyla elde edilen veriler, süzülen çarpışma küreciklerinin halen balıkların solungaçlarında takılı kaldığını ve hatta yumuşak dokuların bile korunduğunu ortaya koydu.
Uppsala Üniversitesi ve ESRF’de çalışan Sophie Sanchez, “Bu kemikler, tıpkı ağaçlar gibi mevsimsel büyümeyi kayda geçirmiş” diyor.
Mevsimlerle beraber dalgalandığı bilinen kemik hücrelerinin dağılımı, şekilleri ve boyutları da ilave bulgular sağlıyor. Uppsala Üniversitesinde çalışan Dennis Voeten, “İncelenen tüm balıklarda, kemik hücresi yoğunluğu ve hacimleri birden fazla yıl boyunca takip edilebiliyor” diyor. “Yükselişte oldukları fakat ölüm yılında henüz zirve yapmadıkları görülüyor.” İncelenen kaşık balıklarından birinin durağan karbon izotop analizine tabi tutulmasıyla, balığın yıllık beslenme kalıbı ortaya çıkarıldı. Balığın tercih ettiği av olan zooplanktonların bulunabilirliğinin, mevsimsel şekilde dalgalanarak ilkbahar ve yaz mevsimi arasında zirveye ulaştığı düşünülüyor.
KUŞ DIŞI DİNOZORLAR, PTEROZORLAR, AMMONİTLER VE ÇOĞU DENİZ SÜRÜNGENİ YOK OLDU
Kretase’nin sonlarında meydana gelen bu kitlesel yok oluş, yaşamın tarihindeki en seçici yok oluşlardan birini temsil ediyor. Bu olayda kuş dışı dinozorlar, pterozorlar, ammonitler ve çoğu deniz sürüngeni yok olurken; memeliler, kuşlar, timsahlar ve kaplumbağalar ise hayatta kaldı. Yok oluş olayının kuzey yarımküre ilkbahar mevsiminde olduğu sırada aniden başlamış olduğunu artık bilindiğinden, söz konusu olayın son Geç Kretase canlılarının içinde bulunduğu hassas bir yaşam evresinde (üreme döngülerinin başlangıcı da dahil) gerçekleştiğini anlaşıldı.
Güney yarımküredeki sonbahar mevsimi kuzey yarımküredeki ilkbahar mevsimiyle aynı döneme denk geldiğinden, güney yarımkürede kışa hazırlık yapan canlıların felaketten korunmayı başarmış olabildiği düşünülüyor.
During sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Bu çok önemli bulgu, kuşların ve ilk memelilerin yok olmaktan kurtulurken çoğu dinozorun neden yok olduğunu ortaya çıkarmamıza yardım edecek.”
Uppsala Üniversitesi, Popular Science Türkiye