Futbolda en büyük uluslararası organizasyon Dünya Kupası’nın tarihinde sahaların savaş alanına dönüştüğü maçlar halen belleklerde yer alıyor.
Düzenlenmeye başladığı 1930’dan itibaren golleri ve yıldızlarıyla hatırlanan 21 Dünya Kupası, saha içi ve dışı olaylarıyla da akıllarda yer etti.
Uruguay’da düzenlenen ilk turnuvada Romanya ile Peru arasındaki gerilimli karşılaşmada futbolcuların kavgasına polisin karışmasıyla başlayan olayların yanı sıra İsviçre, Şili ve Almanya’daki Dünya Kupalarında yaşanan gerginlikler, Bern, Santiago ve Nürnberg Muharebeleri olarak tarihte yer buldu.
Dünya Kupası’nın 92 yıllık tarihinde unutulmayan olaylı maçlardan bazıları şöyle:
Romanya-Peru (1930)
Romanya ile Peru arasında 1930’da oynanan karşılaşma, Dünya Kupası tarihinde bir futbolcunun ilk kez oyundan atıldığı maç olarak tarihe geçti.
Gerilimin çok arttığı maçın ilk yarısında Rumen Adalbert Steiner’in bacağı kırıldı.
İkinci yarıda da sert fauller devam etti. Perulu Mario de Las Casas, oyundan atıldı ve oyuncular arasında kavga çıktı. Polis, kavgaya müdahale etmek zorunda kaldı. Yaklaşık 2 bin 500 kişinin izlediği maçı, 3-1 Romanya kazandı.
Brezilya-Macaristan (1954)
1954 Dünya Kupası’nda İngiliz hakem Arthur Ellis’in, “yönettiğim en iyi maç olacağını sanmıştım ama ortaya rezalet çıktı.” ifadesini kullandığı çeyrek final maçında Macaristan ile Brezilya karşılaştı.
Yetenekli oyunculardan oluşan Macar takımıyla “Sambacılar” arasındaki karşılaşmanın futbol resitali olması bekleniyordu. Ancak İsviçre’deki maç, tarihe “Bern Muharebesi” olarak geçti.
Maçta Brezilyalı Nilton Santos’un sert müdahalesine Macar Jozsef Bozsik, rakibine yumruk atarak karşılık verdi. Çıkan kavganın ardından iki oyuncunun da oyundan atılmasından sonra, Brezilyalı Humberto Tozzi de Macar Gyula Lorant’a yaptığı müdahale nedeniyle oyun dışı kaldı.
Üç futbolcunun oyundan atıldığı müsabakada 42 serbest vuruş ve 2 penaltı kararı verildi.
Macaristan’ın 4-2 kazandığı maçtan sonraki kavgalar, soyunma odalarına giden tünelde de sürdü. Bazı oyuncular, birbirlerine kırık şişelerle saldırdı. Sakatlığı nedeniyle maçta forma giymeyen Macar forvet Ferenc Puskas’ın Brezilyalı Pinheiro’ya şişeyle vurduğu ileri sürüldü. Macaristan Teknik Direktörü Gusztav Sebes’in kafasına, şişe savaşından sonra 4 dikiş atıldı.
Şili-İtalya (1962)
“Bern Muharebesi”nden sonra 1962 Dünya Kupası’nda ev sahibi Şili’nin İtalya ile oynadığı maç, “Santiago Muharebesi” olarak tarihteki yerini aldı.
Şili-İtalya maçını yöneten, 2. Dünya Savaşı’nda savaşan emekli asker İngiliz Ken Aston, “Tekrar savaş alanına dönmüş gibi hissettim. Sanki futbol maçı yönetmiyor, askeri tatbikatta gözlemcilik yapıyordum.” demişti.
Gerginlik, İtalyan gazetecilerin Şili’de 1960’ta meydana gelen depremle ilgili bazı haberleri nedeniyle maçtan önce başladı. İlk faulün ilk saniyelerde olmasından sonra 8. dakikada İtalya’dan Giorgio Ferrini oyundan atıldı ancak sahadan 4 dakika sonra polisin müdahalesiyle zorla çıkarıldı.
Şili’den Leonel Sanchez, rakibi Mario David’e attığı yumruk nedeniyle cezalandırılmadı ancak bir süre sonra karşılık vermek için Sanchez’in kafasına tekme atan David, oyundan ihraç edilen ikinci İtalyan oldu. Sanchez, başka bir pozisyonda İtalyan Humberto Maschio’nun burnunu kırdı ancak yine oyundan atılmadı. Şili, polisin birkaç kez sahaya girerek oyuncuların kavgalarını ayırdığı maçı 2-0 kazandı.
İtalya basınının yerden yere vurduğu hakem Aston, daha sonra sarı ve kırmızı kartların uygulanmasının öncüsü oldu.
Brezilya-Portekiz (1966)
Brezilya ile Portekiz arasındaki Eusebio ve Pele’nin karşı karşıya geldiği 1966 Dünya Kupası grup maçı, Pele’ye atılan tekmelerle tarihe geçti.
Portekiz’in 3-1 kazandığı ve Brezilya’nın gruplardan çıkamamasına yol açan maçta Pele, defalarca yediği tekmeler nedeniyle yerde kaldı.
Maçta Pele’ye o kadar çok tekme atıldı ki Eusebio bir pozisyonda takım arkadaşını azarlamak zorunda kaldı.
Pele, maçtan sonra bir daha Dünya Kupası’nda oynamamaya karar verdiğini söyledi ancak kararını değiştirerek 1970 Dünya Kupası’nda forma giydi.
İngiltere-Arjantin (1966)
Arjantin ve İngiltere arasındaki anlaşmazlık, genelde Falkland Savaşı ve Diego Armando Maradona’nın 1986’da eliyle attığı ve “Tanrı’nın Eli” diye nitelendirdiği gole bağlansa da 1966’daki çeyrek final maçı, iki ülke arasında futboldaki rekabetin temelini oluşturuyor.
Maçta sadece Arjantin’den kaptan Antonio Rattin atıldı. Söylediği sözler nedeniyle oyundan atıldığı belirtilen Rattin, sahayı terk etmeyi reddetti. Rattin’in haksız yere oyun dışı bırakıldığını düşünen Arjantinli oyuncular, İngiliz oyunculara sık sık tekme attı. Maçı 1-0 kazanan İngiltere’nin teknik direktörü Alf Ramsey, Arjantinli oyuncular için “Hayvanlar.” dedi ve İngiliz futbolcuların Arjantinlilerle maçtan sonra forma değiştirmemesini istedi.
Fransa-Batı Almanya (1982)
Batı Almanya, 1982 Dünya Kupası’nda normal süresi 1-1, uzatmaları 3-3 tamamlanan yarı final maçında Fransa’ya penaltılarla 5-4 üstünlük kurdu.
Söz konusu karşılaşma, sahadaki futboldan çok Batı Almanya kalecisi Toni Harald Schumacher’in Fransız Patrick Battiston’a yaptığı müdahaleyle hatırlanıyor.
Almanlar, maçın genelinde sert bir oyun ortaya koysa da maçta sadece 3 sarı kart çıktı.
Bir dönem Fenerbahçe’de de forma giyen Schumacher, maçtaki en sert faule imza attı. Fransız forvet Battiston, karşı karşıya kaldığı pozisyonda kendisine doğru koşarak gelen Schumacher’in sert darbesiyle yerde kaldı ve bilincini kaybetti.
Battiston’un 2 dişi kırıldı, omurları zarar gördü. Fransa kaptanı Michel Platini, “Battiston’un öldüğünü sandım.” dedi ancak hakem pozisyonda faul olmadığına hükmetti ve kale vuruşuyla oyunun başlamasına karar verdi.
Uruguay-İskoçya (1986)
Uruguaylı Sergio Batista, İskoçya ile oynanan 1986 Dünya Kupası grup maçının 56. saniyesinde rakibine arkadan yaptığı sert müdahale nedeniyle kırmızı kart gördü.
Bu kart, Dünya Kupası’nın en erken kırmızı kartı olarak tarihe geçti.
Maç, bundan sonra da benzer faullerle devam etti ve Uruguay Milli Takımı’nın sert futbol oynadığı yönünde bir izlenim oluşmasına yol açtı.
Alf Ramsey’nin 1966’da kullandığı ifadeyi, bu kez İskoçya Futbol Federasyonu üyelerinden Ernie Walker dile getirdi ve Uruguaylılara “Hayvanlar.” dedi. Maç, 0-0 eşitlikle sona erdi.
Arjantin-Kamerun (1990)
Dünya Kupası açılış müsabakalarının en serti, 1990’daki Arjantin-Kamerun maçı oldu.
Kupaya son şampiyon olarak katılan Arjantin, Kamerunlular tarafından her açıdan hırpalandı.
Claudio Caniggia’yı çok sert bir müdahaleyle düşüren Andre Kana Bıyık, kırmızı kart gördü. Benjamin Massing de son dakikalarda doğrudan üzerine gidip Caniggia’yı düşürerek kırmızı kartla atıldı. Bu atakta Caniggia’yı düşürmeye çalışan iki Kamerunlu, başarılı olamamıştı.
Birçok pozisyonda tekmelenen Arjantinli oyuncular, François Omam Bıyık’ın attığı kafa golüyle maçtan 1-0 mağlup ayrıldı.
Hollanda-Batı Almanya (1990)
Batı Almanya ve Hollanda ile arasında uzun süren rekabet, 1990 Dünya Kupası son 16 turu maçına da yansıdı.
Hollandalı Frank Rijkaard, 22. dakikada Rudi Voller’e yaptığı faulden sonra sarı kart gördü. İki oyuncu arasında tartışma başladı ve Voller de sarı kartla cezalandırıldı. Serbest vuruşun kullanılmasından sonra ceza sahasında yerde kalan Voller’i, Hollanda kalecisi Hans van Breukelen, kendini yere atmakla suçladı.
Tartışma sürerken Rijkaard, Voller’in kulağını çekti ve ayağına bastı. Hakem, iki oyuncuyu da oyundan attı. Rijkaard, oyundan çıkarken Voller’in saçına tükürdü.
Üç sarı kart daha çıkan maçın ardından iki takım arasındaki rekabet ve gerginlik, sonraki karşılaşmalara da taşındı. Maçı 2-1 kazanan Batı Almanya, çeyrek finale kaldı.
Arjantin-Batı Almanya (1990)
1990 Dünya Kupası’nın final maçı, ilk kez 2 oyuncunun kırmızı kart gördüğü final olarak tarihe geçti.
Karşılaşma, aynı zamanda Arjantin’in iki kırmızı kart gördüğü ilk karşılaşma oldu.
Maçta Pedro Monzon sert müdahalesi, Gustavo Dezotti de rakibini boynundan tutarak düşürdüğü için oyundan atıldı. Maçı, Andreas Brehme’nin 85. dakikadaki penaltı golüyle 1-0 kazanan Batı Almanya, şampiyon oldu. Arjantinliler, penaltı kararına uzun süre sert şekilde itiraz etti.
Hollanda-Portekiz (2006)
Hollanda ile Portekiz arasında 2006’da oynanan mücadele, Dünya Kupası tarihinin en fazla kırmızı kart çıkan maçı olarak kayıtlara geçti.
Portekiz’den Deco ve Costinha ile Hollanda’dan Khalid Boulahrouz ve Giovanni van Bronckhorst’un kırmızı kart gördüğü maçta 12 de sarı kart çıktı.
Karşılaşmadan sonra Rus hakem Valentin Ivanov, kararları yüzünden çokça eleştirildi.
Almanya’daki bu müsabaka, “Nürnberg Muharebesi” olarak adlandırıldı.
İtalya-Fransa (2006)
Fransa ile İtalya’nın karşılaştığı 2006’daki final maçı, Fransız yıldız Zinedine Zidane’ın rakibine attığı kafayla akıllarda yer etti.
Berlin Olimpiyat Stadı’ndaki finalde Zidane, 7. dakikada attığı penaltı golüyle takımını 1-0 öne geçirdi. İtalya, Marco Materazzi’nin 19. dakikada kaydettiği golle karşılık verdi ve maçın normal süresi, 1-1 berabere sonuçlandı. Zidane, maçın 110. dakikasında Materazzi’ye attığı kafayla kırmızı kart görürken bu kart uzun süre spor dünyasının gündeminde yerini aldı.
İtalya, penaltı atışlarıyla 5-3 kazanıp Dünya Kupası’nı müzesine götürürken bu şampiyonluktan çok Zidane’ın kafası konuşuldu.
Zidane, bu kırmızı kartın ardından kariyerine son verdi.
Hollanda-İspanya (2010)
İngiliz hakem Howard Webb, Hollanda ile İspanya’nın karşılaştığı 2010 Dünya Kupası finalinde 14 kez kartına başvurdu.
İspanya’nın son yıllara damga vuran tiki-taka futbolunu durdurmak için sık sık sertliğe başvuran Hollanda’da birisi kırmızı olmak üzere 8 futbolcu, kart gördü. Bu sertlik karşısında geri adım atmayan İspanya’da ise 5 futbolcu, sarı kartla cezalandırıldı.
Müsabaka boyunca 13 sarı ve bir kırmızı kart çıktı. Böylece Dünya Kupası’nda en fazla kartın çıktığı final maçı yaşandı.
Uzatma devrelerinde bulduğu golle 1-0 galip gelen İspanya, şampiyonluğa ulaştı.