İlk düdük çaldı. Müthiş bir pres, paslaşma, yardımlaşma, rakibi boğan bir takım..
3 gün önce iki pası bir arada yapamayan Galatasaray gitmiş, farklı bir takım gelmişti…
Belki yumurta kapıya dayandığı için bu değişim yaşandı, belki Arda-Belhanda-Feghouli üçlüsü güçlerine kavuşup aynı anda aynı hedef için oynamaya başladığı için bilinmez, ama Galatasaray değişmişti, olumlu anlamda bir değişim yaşanmıştı.
Evet, renktaşı Göztepe önünde müthiş bir 15 dakika oynadılar. Bu futbolun karşılığı da hemen geldi ne yalan söyleyelim. Önce Feghouli-Belhanda ve Diagne’nin presinde Emre Kılınç’ın akıl dolu golü, ardından Arda Turan’ın Atletico Madrid günlerinden kalma sayısı.
Eğer Göztepe Soner’le hemen karşılık vermese bu futbola inanın maç ilk adımda kopardı. Ama Halil-Soner yapımı İzmir golü Göztepe’yi en azından 60’lı dakikalara kadar diri tuttu.
2-1 sonrası niye durdu Galatasaray çözmek güç.
Belki 2-2 endişesi sarmıştı, belki frene bastılar yoğun maç tarfiğinde. Ama iyi de yapmadılar. Çünkü Göztepe Feghouli’nin 3. golü gelene kadar maça ortak kaldı. İşte o bölümde biraz Luyindama, fazlaca da Okan direndi. Eğer direnmeseler maç 2-2’ye kolayca gelirdi. Galatasaray gerçekten iyi bir kaleci kazanıyor Muslera’nın dediği gibi.
3. golde o ana kadar belki de en sıradan maçını oynayan Taylan’ın asisti dikkat çekti. Her geçen gün üzerine koyuyor Taylan. Bazen fizik gücü, kimi zaman da, ince pasları ile maça adını yazdırıyor. Göztepe karşısındaki asisti, Major lig kalitesindeydi.
Sonuçta Karagümrük bozgunu sonrası üstelik teknik direktörü ve savunmasının önemli ismi Marcao cezalıyken alınan 3 puan çok kıymetli. Ondan öte Galatasaray önde baskı yaptığı zaman rakibi bunalttığının farkına vardı. Diagne, Arda, Feghouli, Belhanda ve arkalarında da Emre Kılınç’la her takıma gol atarız havasını buldular.
Elbette Trabzon deplasmanı ne olur bilinmez, ama Galatasaray yine eski havasını buldu.