Prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden biri. Prostat kanserinin önlenmesi ve erken teşhis edilmesi açısından rutin tarama da büyük önem taşıyor.
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Üroloji Uzmanı Op. Dr. Mustafa Kemal Yenmez, prostat biyopsisinin, kanser riski taşıyan ya da şüpheli görünen durumlarda uygulanan ve bölgedeki dokularda herhangi bir kanser dokusu olup olmadığını tespit etmeye yarayan bir doku alma işlemi olduğunu aktardı.
Yenmez, biyopsinin, “şüpheli bölgeden parça alınması” işlemine verilen isim olduğunu hatırlatarak, “İnce bir iğne aracılığıyla bir ürolog tarafından gerçekleştirilen prostat biyopsisi sonucunda bölgeden alınan doku analiz edilir ve bu dokuda kanser olup olmadığı araştırılır. 45 yaş üzeri erkeklerde yıllık olarak yapılması gereken kontroller ve ayrıca idrar yolu şikayetleri olan erkeklerde yapılan kontroller sırasında ortaya çıkabilecek bazı durumlar prostat kanseri olasılığına karşı hastalarda prostat biyopsisi gerektirir” ifadelerini kullandı.
HASTA İÇİN EN UYGUN TEDAVİ BELİRLENİYOR
PSA denilen hormonun sadece prostat dokusundan üretildiğini belirten Yenmez, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Prostat büyümesi, prostat enfeksiyonu ve prostat kanserinde yükselir. Aynı zamanda yapılan muayenede alınan anormal prostat dokusu bulgusu ile birlikte gözlenen PSA yüksekliği prostat biyopsisi gerektiren koşullardır. Bazen prostat dokusunu değerlendirmek için multiparametrik MR kullanılabiliyor. Tüm bunlar değerlendirildiğinde biyopsi ihtiyacı var ise kan sulandırıcıların kesilmesini takip eden günlerde kullanılan antibiyotik tedavisi ile birlikte anestezi altında ultrason eşliğinde yapılan biyopsi ile prostat dokusunun çeşitli yerlerinden 12 ila 20 arası doku parçası alınabilir.”
“Yapılacak patolojik değerlendirme her zaman için yüzde 85-90 arası bir doğruluğa sahiptir. Bir prostat biyopsisinde prostat tümörü çıkmaması, takibi bırakmamızı gerektirmez. Prostat tümörünün varlığı durumunda gereken araştırmalar yapılıp hasta için en uygun tedavi koşulları belirlenir.”