AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde, Artvin’in Hopa ilçesine 31 Mayıs 2011 tarihinde yaptığı ziyaret sırasında yaşanan olaylarda polis biber gazı kullanmış, öğretmen Metin Lokumcu kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmişti. Lokumcu’nun öldürülmesine ilişkin yargılamanın ikinci duruşması bugün, Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
Mahkeme, Erol Darcan ve Taner Ballı’nın zorla getirilmesine karar verdi. Abdullah Aktaş ve Mehmet Yüksel’in duruşma salonunda dinlenmesi talebi ise reddedildi. Duruşma, 8 Nisan’a ertelendi.
Duruşma sonrası avukat Meriç Eyüboğlu açıklama yaptı. Sanıkların birbirini suçladığını belirten Eyüboğu, şunları söyledi:
“Altıncı kere buradayız, Trabzon’dayız. Yine hava açısından kötü olmayan günün sonunda karşınızdayız. Zaten içeriden çıktık. Gün boyu dostlarımız burada bizleri beklemeye devam ettiler. Küçücük bir salonda üstelik bir sırası tamamen aday hakimlerle doldurulmaya çalışmışken, oraya sıkışmaya çalıştık. O yüzden de gün boyu dışarıdan bekleyenlerin çilesi içeride acı çekenlerden daha çoktur herhalde. Onlara bir kez daha teşekkürler.
İçeriye giremeyenler çok merak etmesin. Her şey bildiğiniz gibi bütün taleplerimiz reddedildi. Bugün iki tane sanık polis gelmişti. Onlar da önceki sefer ifade verenler gibi bilmiyordu, görmüyordu, tanımıyordu, hatırlamıyordu. Biz hala aradan geçen bu kadar zamana, o dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü’nü, Artvin İl Emniyet Müdür yardımcısının ve Hopa İlçe Emniyet Müdürünün yani Artvin ve Hopa’nın Emniyet Müdürlüğü açısından en yetkili isimlerinin saatlerce ifadesini dinlediğimiz halde; o gün, 31 Mayıs 2011’de aslında kimin yetkili, kimin görevli olduğunu anlayamadık.
Çünkü herkes birbirini suçluyor. Herkes sorumluluğu diğerinin üzerine bırakıyor. İlçedekiler diyor ki, ildekilerin sorumluluğundaydı. İldekiler diyor ki, hayır Hopa ilçesindekilerin sorumluluğundaydı.
Şaşırtıcı mı? Değil. Polis yargılamasında hep karşılaştığımız bir şey mi? Evet. O yüzden de aslında dışarıda olanlar bir şey kaybetmedi. İçeride her şey bildiğimiz gibiydi diyorum”