Fotoğraf: Atacama Büyük Milimetre/Milimetre-altı Dizisi tarafından kaydedilen bu renklendirilmiş görüntüde, HD163296 adlı genç bir yıldızın etrafındaki halkalar yer alıyor (Andrea Isella/Rice Üniversitesi)
Gaz ve tozdan oluşan bu halkaların, Dünya’nın veya diğer gezegenlerin bir “süper Dünya”ya dönüşmesini engellediği düşünülüyor. Dünya’nın yaklaşık iki katı boyutundaki gezegenler süper Dünya diye sınıflandırılıyor. Bunların kütleleriyse Dünya’nın kütlesinin 10 katına kadar çıkabiliyor.
Gökbilimciler daha önce, Samanyolu Galaksisi’ndeki Güneş benzeri yıldızların yaklaşık yüzde 30’unun yörüngesinde süper Dünyalar tespit etmişti.
Öte yandan bunların keşfi geride bazı cevapsız sorular bırakmıştı. Örneğin, eğer süper Dünyalar bu kadar yaygınsa, neden Güneş Sistemi’nde bir tane bile yoktu?
GÜNEŞ’İN HALKALARI
ABD’deki Rice Üniversitesi’nen astrofizikçi André Izidoro ve meslektaşları Güneş Bulutsusu adlı bir toz ve gaz bulutundan doğduğu bilinen Güneş Sistemi’nin oluşumunu bilgisayar simülasyonlarıyla yeniden canlandırdı.
Simülasyonlar, Güneş’in daha yeni oluştuğu dönemde yüksek basınçlı gaz ve toz bölgeleriyle çevrelendiğini gösteriyordu. Araştırmacılara göre bu manzara, yüksek ihtimalle etraftaki parçacıkların Güneş’in kütle çekim kuvvetine kapılarak ona doğru hareket etmesiyle ve büyük miktarda gazın salınmasıyla sonuçlanmıştı.
Bununla birlikte Güneş’in etrafındaki gaz ve toz diskinde üç yüksek basınç bandı ortaya çıkmıştı. Gaz ve toz parçacıklarının bir araya toplandığı bu bantlar, Güneş’in üç halkası olduğu anlamına geliyordu.
Araştırma ekibinden Doç. Dr. Andrea Isella, “Basınç darbelerinin etkisi, toz parçacıklarının toplanmasıyla sonuçlanır, işte bu yüzden halkalar görüyoruz” diye konuştu.
MARS, DÜNYA’DAN 10 KAT AĞIR OLMALIYDI
Simülasyonlara göre, Güneş’e en yakın halka, sistemin iç gezegenlerini oluşturdu. Bunlar Merkür, Venüs, Dünya ve Mars’tı. Ortadaki halka, nihayetinde sistemin dış gezegenlerine dönüşürken, en dıştaki halka da Neptün’ün yörüngesinin ötesinde yer alan Kuiper Kuşağı’ndaki kuyruklu yıldızları, asteroitleri ve diğer cisimleri meydana getirdi.
Önceki araştırmalarda yapılan simülasyonlar Mars’ın Dünya’dan 10 kat ağır bir süper Dünya olması gerektiğini gösteriyordu. Ancak basınçla ilgili bu faktörlerin dahil edildiği yeni simülasyonlar, Dünya’nın yaklaşık yüzde 10’u kadar bir kütleye sahip olan Mars’ın özelliklerini doğru tahmin etti.
Zira Mars, diskin düşük kütleli bir bölümünde doğmuştu. Halkaların yoğunluğundaki bu değişikler ve yüksek basıncın varlığı Güneş Sistemi’nde neden bir süper Dünya olmadığını açıklıyordu.
Araştırmacı André Izidoro, gezegen oluşum sürecini şöyle özetledi:
“Toz tanecikleriyle başlayan ve milimetre boyutuna ulaşan tanelerden gezegenimsilere ve sonra gezegenlerin kendisine kadar uzanan, birçok farklı aşamayı kapsayan gezegen oluşumunu simüle ettik.”
Independent Türkçe