Tek başına 200 eylem yaptı, 102 defa gözaltına alındı, sonunda kazandı

“Güvenlik ve arşiv soruşturması” bahanesiyle işten atılan sağlık çalışanı Türkan Albayrak, tek başına yaptığı 200 oturma eyleminden 102’sinde gözaltına alındı. Her şeye rağmen sürdürdüğü direniş sonunda İşe dönüş davasını kazanan Albayrak’a, şimdi de Anayasa Mahkemesi’nden güzel haber geldi.

Türkan Albayrak, Sarıyer İlçe Sağlık Müdürlüğü’nde çalışıyordu. 15 Ağustos 2018 sabahı, “güvenlik ve arşiv soruşturması” bahanesiyle işten atıldı.

Daha önce de sendika çalışmaları nedeniyle çalıştığı Paşabahçe Devlet Hastanesi’nden kovulmuş ancak hastane önünde tek başına yaptığı oturma eylemiyle işine geri dönmüştü.

Yine aynısını yaptı. Sarıyer Kaymakamlığı’na yakın mesafedeki Öğretmenler Parkı’nda  tek başına her gün oturma eylemine başladı. Eşi rahatsızlanınca haftada bir eylem yapmaya başladı. 22 ay direndi. 200 eylemin 102’sinde gözaltına alındı. İtildi kakıldı, para cezaları kesildi ama yılmadı. Sonunda işe dönüş davasını yine kazandı.

Albayrak bu defa ikinci bir hukuk mücadelesine de başladı. İfade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının anayasal ve uluslararası güvenceleri bulunduğunu, barışçıl bir eylem yaptığını, kamu düzenini bozmadığın, herhangi bir şiddet olayı yaşanmadığını, kendisine uygulanan kolluk müdahalelerinin ve idari cezaların haksız olduğunu vurgulayarak itiraz etti. İtirazların tamamı reddedildi.

Türkan Albayrak son çare 2019 yılında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.

ANAYASA MAHKEMESİ: “İLAN EDİLMİŞ BİR EMİR YOK”

Yüksek Mahkeme inceleme sonunda yaptığı değerlendirmede şu tespitlere yer verdi:

Hak ya da özgürlüklere bir müdahale söz konusu olduğunda öncelikle tespiti gereken husus, müdahaleye yetki veren bir kanun hükmünün mevcut olup olmadığıdır.

Kamu otoritesinin ve bunun bir sonucu olan ceza verme yetkisinin keyfî ve hukuk dışı amaçlarla kullanılmasının önlenebilmesi, kanunilik ilkesinin katı bir şekilde uygulanmasıyla mümkün olabilir.

Bir idari yaptırım kararının uygulanabilmesi için daha önceden ilan edilmiş bir emrin varlığı ve kişilerin bu emre aykırı davranışlarının tespiti gerekir.

Somut olayda ise başvurucunun eylemlerini gerçekleştirdiği tarihlerde usulüne uygun şekilde ilan edilmiş bir emrin bulunmadığı anlaşılmıştır.

Buna karşın somut olaylarda hâkimliklerin oturma eylemi yapan başvurucunun eylemini sona erdirmesi için yapılan ihtarlara uymamasını 5326 sayılı Kanun’un 32. maddesinde düzenlenen emre aykırılık kabahatinin oluşmasında yeterli kabul ettiği görülmektedir.

Sonuç olarak başvurucunun 5326 sayılı Kanun’da kabahat olarak öngörülen emre itaatsizlik fiilinin somut olayda unsurları oluşmaksızın kamu makamlarınca yoruma dayalı olarak idari para cezası ile cezalandırılması nedeniyle müdahalenin kanunilik şartını karşılamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

HÜKÜM: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN İHLAL EDİLDİĞİNE

Anayasa Mahkemesi değerlendirme sonunda şu hükmü kurdu:

  • İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
  • Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
  • Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere derece mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
  • D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
  • Toplam 8.875,20 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
  • Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/12/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
AnayasacezaEylemKanunMahkeme
Comments (0)
Add Comment