Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM’de yaptığı basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
Baş, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün konut satışına ilişkin verdiği müjdenin yurttaşı değil yandaş müteahhidi zengin etmek için verildiğini söyledi. Baş, “Buraya gelirken internette bulabildiğim en ucuz dört kişilik çadır 4 bin 700 lira, bırakın vatandaşın ev almasını bu iktidar vatandaşa çadırda yaşamayı bile çok gören bir iktidar. Erdoğan’ın zengin müteahhitlere aşk ile yardım ettiğinin yeni bir örneği ile karşı karşıyayız” dedi.
Baş’ın açıklaması özetle şöyle:
- Özellikle Gezi Davası olarak bilinen kumpas davada tutuklanan, haksız hukuksuz biçimde cezaevinde tutulan tüm arkadaşlarımızı en içten sevgilerimizle selamladığımızı, dayanışma duygularımızı ifade ettiğimizi söylüyorum. İktidara karşı vereceğimiz mücadele ile bu haksız tutukluluğun bu esaretin en kısa sürede son bulmasına hep birlikte katkı sağlayacağız.
“HALKIN AKLI İLE ALAY ETMEK İNSANLARIN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA ONLARIN ÇARESİZLİĞİNDEN RANT DEVŞİRMEYE ÇALIŞMAK BÖYLE BİR ŞEY”
- Dün gece maalesef yine bir müjde açıklandı. Maalesef diyeceğim çünkü galiba sadece benim kişisel duygularım değil milyonlarca yurttaşlarımız da paylaşıyor. Cumhurbaşkanlığı’ndan ne zaman bir müjde açıklansa eyvah diyoruz; eyvah yine memleketin, halkımızın başına bir bela saracak. Cumhurbaşkanlığının resmi açıklamasına göre aktaracağım, konut finansmanı konusunda 3 ayrı paketi milletimizin hizmetine sunuyoruz diye başlıyor. Vatandaşımızı özellikle konut sektöründeki dalgalanmalardan korumak amacıyla bir dizi tedbiri hayata geçirme kararı aldık diye iddialı bir giriş ve konut finansmanı konusunda 3 ayrı paketi milletin hizmetine soktuk iddiası. Esas olarak birinci pakete yoğunlaşalım; ilk defa ve tek konut sahibi olacak vatandaşlarımıza 2 milyona kadar değere sahip, altını çiziyoruz birinci ev almaları için, 10 yıla kadar vadeli ve aylık 0,99 vadeli konut kredisi sağlayacağız. Bu ne anlama geliyor; diyelim ki bir yurttaşımız 1 milyon kredi çekip ev alacak ve 10 yıl boyunca her ay 14 bin 700 lira, 2 milyon kredi çekerse aşağı yukarı 28 milyon lira ödeyecek. Bu ülkede asgari ücret 4 bin 253 lira. Vatandaşa ev alma olanağı sağlayan saray rejimi diyor ki siz bütün ailece üç kişi dört kişi beş kişi bir ay boyunca çalışın su bile içmeden, gidip o parayı bankaya yatırın ve 10 yıl sonra ev sahibi olun halkın aklı ile alay etmek insanların gözünün içine baka baka onların çaresizliğinden rant devşirmeye çalışmak böyle bir şey.
“ERDOĞAN’IN ZENGİN MÜTEAHHİTLERE AŞK İLE YARDIM ETTİĞİNİN YENİ BİR ÖRNEĞİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
“NASIL EĞİTİMİ, SAĞLIĞI PİYASALAŞTIRDILARSA BUGÜN DE RANT KAYGISIYLA BARINMAYI PİYASACI ANLAYIŞLA YÖNETMEYE ÇALIŞIYORLAR”
- Bu ülkede insanlar yıllarca çalışıp didinir emekli ikramiyesi ile ev alır, bunun için çalışırdı şimdi bir emekli bırakın evi bir tane oda alamıyor. Emeklinin bir tane hayali var başımı sokacak bir evim olsun diye bu hayali kurdurtmayan bir iktidarla karşı karşıyayız. AKP, bu beton ekonomisiyle durumu idare etmeye çalışırken, yandaş müteahhitleri zengin ederken bunların etrafındaki rantiyeler 10 -15 ev sahibi olup bunların servetleri ile gelirlerine gelir katarken, her gün kiralar artıyor daha önce pek örneğini görmediğimiz şekilde fahiş artışlar var. Sonuç şu; AKP iktidarı insanları ev sahibi yapmıyor, kamunun arazilerini talan ettirerek kendi yandaşlarını, zenginlerini servet sahibi yapıyor. AKP iktidarı, inşaları ev sahibi yapmadığı gibi son 10 yılda kiracı sayısında önemli bir artış var, insanlar yoksullaştığı için kiracı sayısı artıyor. İşin AKP cenahında özeti, bu iktidarın bir hak olan barınmayı bir rant alanına dönüştürmesi, yandaş müteahhitleri zengin etme işine girmesi. Nasıl eğitimi, sağlığı piyasalaştırdılarsa bugün de rant kaygısıyla barınmayı piyasacı anlayışla yönetmeye çalışıyorlar.
“EMEKLİLER ARTIK ZATEN EV ALAMIYORLAR EMEKLİ MAAŞI İLE EV KİRASI BİLE ÖDEYEMİYORLAR”
- Barınmayı bir rant alanı olarak görmeyi bırakmayan zihniyet ile hesaplaşmadan bu memlekette konut sorununu çözmemiz, insanca yaşayacağımız evlere sahip olmamız mümkün değildir. Emekliler artık zaten ev alamıyorlar emekli maaşı ile ev kirası bile ödeyemiyorlar. İnsanlar ya sokaklarda yaşamaya başlayacak ya memlekette huzur evleri sayısı artacak orada da kalabilirlerse. Ya da 60-65-70 yaşında insanlar çalışmak zorunda olduğu için çalışırken hayatını kaybeden insan sayısında büyük artış olacak. Dün açıklanan müjdenin memlekete somut sonuçlarını erkenden söylemek boynumuzun borcu. Yurttaşın konut, kira sorununu çözmek için kira derdinden kurtarmak herkesin başını sokabileceği huzur içinde yaşayabileceği bir evi olmalıdır, hadi bunu yapamadınız o zaman kiraları aşağı çekeceksiniz. Bu tavan fiyat uygulaması ile olur bunlar insanları illa borca sokmak istiyor esas dertler kendi tanıdıklarını yandaşlarınız zengin etmek.
“TİP OLARAK BU SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN 3 ÖNERİMİZİ PAYLAŞIYORUZ”
- Bugün hem kira hem de konut krizi ile karşı karşıyayız önce bunun adını koyacağız. AKP, bu memlekette insanların özgürlüklerini çaldığı gibi en temel hakkı olan barınma hakkını da çaldı, bunu lükse dönüştürdü. Türkiye, konut stoku olan bir ülke iken bu kriz kelimenin tam anlamıyla bir siyasal sistem krizi, kapitalist sistemin, saray rejiminin krizi. Bu iki krizinde çözümü gayet basit, konut hakkını insanca barınma hakkını tıpkı ekmek gibi su gibi temel bir hak olarak görmeye başlayınca sorunu çözümü olacağız. Biz TİP olarak bu sorunların çözümü için 3 önerimizi paylaşıyoruz: Birincisi, kira artış oralarına ilişkin kanun dışı uygulamalar denetlenmeli ve keyfiyete son verilmeli. İkincisi, üçten fazla konutu olanlardan her ev için artan oranda vergi alınarak bir konut destek fonu oluşturmalı böylelikle fiyatları emlak piyasası değil yurttaşa konut hakkı prensibi belirlemiş olur, emlak ve inşaat baronlarını değil kiracının, yoksulun, öğrencinin yüzü güler.
- Üçüncü, bu fon devletin maliyetine konuklar üretmesi ve öğrencilere yurt sağlamak, kira yardımı yapmak dışında kullanılamaz. Yerel yönetimlere sosyal konut üretme önündeki engeller kaldırılsın, konut fazlaları sosyal konutlara dönüştürülecek şekilde devlet ve yerel yönetimler tarafından alınarak asgari ücretin en fazla üçte biri bir bedel karşılığında ihtiyaç sahiplerine verilsin. Paketin diğer maddelerine girmeye gerek duymuyoruz çünkü açıkça yandaş müteahhitleri rant devşirme ve özellikle ikinci maddede şu iddiamı barındırarak; ekonomiyi batırdık devletin kasasında para kalmadı, yurttaşın kefen parasını da alalım elinde hiçbir şey kalmasın yeter ki biz şu ekonomiyi seçime kadar idare edelim çabasıdır.
“TÜRKİYE’Yİ EMPERYALİSTLERİN BİR GÖÇMEN KAMPI HALİNE GETİREN SARAY REJİMİ NE ÜLKE YURTTAŞLARINI NE DE BU ÜLKEDEKİ GÖÇMENLERİN HAKKINI, HUKUKUNU GÖZETMİYOR”
- TİP olarak bizim, saray rejiminin yarattığı göç sorununu çözmek için ciddiyetle çalıştığımızı duyurmak isterim. Türkiye’yi emperyalistlerin bir göçmen kampı haline getiren saray rejimi ne ülke yurttaşlarını ne de bu ülkedeki göçmenlerin hakkını, hukukunu gözetmiyor. Bu yüzden ortada adına göç yönetimi politikası diyebileceğimiz bir şeyin bulunmadığını tespitle başlayalım. Göçmen emekçiler korkunç sömürü koşullarında çalışıyor. Kayıtlara geçmesi için söylüyoruz, geçtiğimiz günlerde Süleyman Soylu çıktı utanmadan sıkılmadan, fabrikanda Suriyeli çalıştır sigortalı yapma sonra bu Suriyeliler ne yapacak de, önce iş insanları isyan edecek gibi bir cümle kurdu. Dünün Çalışma Bakanı bugünün İçişleri Bakanı patronlar için yerli yurttaş fark etmez nasıl bir sömürü imparatorluğu kurduklarını kendi ağzıyla açıkça itiraf etti.
“HALKIN BU HAKLI KAYGILARINI, SORULARINI GÖÇMENLERLE BAŞLATAN VE SADECE ONLARIN GÖNDERİLMESİ İLE ORTADAN KALKACAKMIŞ GİBİ GÖSTEREN ANLAYIŞA KARŞI SON DERECE DİKKATLİ DURMAK GEREKİYOR”
- Önce Neo Osmanlıcı, milliyetçi, İslamcı hayallerle Suriye’nin bir kan gölüne çevrilmesine destek olup milyonlarca insanın yerinden yurdundan olmasına neden oldular. Sonra kayıtsız, belgesiz göçmen emeğinin sömürü ile patronları beslediler, karlarına kar servetlerine servet kattılar. İşte bu ikisi AKP’nin özetidir. Yaratmak istediği ülke hayalinin reklam filmini hep beraber izlemiş oluyoruz bu gerçeği ortaya koymadan, bununla hesaplaşmadan bu ülkede hiçbir sorun çözülemez. AKP’nin sistemsiz, tutarsız, patronları ve AB’yi memnun etmeye dayalı göç idare anlayışının halkımızda kaygı yaratması son derece normal. Kaygıların esas düğümlendiği yer birlikte yaşayıp ürettiğimiz ülkenin elimizden kayıp gitme endişesidir. Yarın nasıl bir ülkede yaşayacağımızı kestirememenin yaşattığı güvensizliktir. Bu ülke nasıl bu hale geldi, çocuklarımızı neler bekliyor gibi sorular bizce de oldukça haklı sorulardır. Halkın bu haklı kaygılarını, sorularını göçmenlerle başlatan ve sadece onların gönderilmesi ile ortadan kalkacakmış gibi gösteren anlayışa karşı son derece dikkatli durmak gerekiyor.
“İNSANINI BİRBİRİNE DÜŞMAN EDİP BÖLEN GÖÇMENLER DEĞİL SARAY REJİMİDİR, TAYYİP ERDOĞAN’DIR”
TİP’TEN GÖÇMEN POLİTİKASI İLE İLGİLİ 6 PLAN
- Somut olarak ne yapacağız: Bir, göç dalgalarının baş nedeni savaşlardır insanları yerinden yurdundan eden emperyalist müdahalelerin sonucu olan savaşların karşısında duracağız Türkiye’yi Ortadoğu’daki savaş girdabına sürükleyen akıldışı politika anlayışından derhal vazgeçeceğiz. İki, savaşlardan katliam ve politik kıyımlardan kaçan kişilerle sadece ekonomik anlamlarla Türkiye’ye gelenler farklı gruplardır ve farklı politikaları gerektirir. Sınır politikamızı AKP’nin ideolojik tercihleri ve sermayenin ucuz iş gücü talebine göre değil evrensel hukuk ilkeleri ve halkımızın yararına göre yeniden şekillendireceğiz. Üç, 2016 yılında imzalanan ve ülkemizi bir göçmen idare merkezi haline getiren Geri Kabul Anlaşması iptal edilecek AB ve Körfez ülkeleri sorunun çözümünde eşit sorumluk paylaşması için zorlayacağız. Dört, göçmenler dahil bu ülkede yaşayan kimse kayıt dışı, sigortasız ve insanlık dışı koşullarda çalışmayacak. Eşit işe eşit ücreti, sosyal adaleti sağlayacağız. Beş, yurttaşların yaşam biçimleri ve özgürlükleri ile ilgili kaygılar ciddiyeteler ele alınacak, eşit yurttaşlık mücadelesine emeği ile geçinen herkesi dahil edeceğiz. Altı, eşit ve özgür bir ülkede mücadelemizin nefret dolu provokasyonlara bulaştırılmasına AKP’nin, saray rejiminin kendi sorumluluklarını ve suçlarını gizlemesine kesinlikle izin vermeyeceğiz.
“BU MEMLEKETİ YOBAZ ZİHNİYETE TESLİM ETMEYECEĞİZ”