Semans, “günlük hayatın faaliyetlerini engelleyen bilişsel bozulma” olarak tanımlanıyor. Hastalığı yaşayan kişilerde unutkanlık ve hafıza kaybı karakteristik bulgu olarak ortaya çıkıyor. Bu bilişsel bozulma, günlük yaşam aktivitelerinde zorlanmaya yol açarken, dil, algı, beceri, pratik, dikkat, muhakeme fonksiyonlarını da zayıflatıyor. 65 yaş üstü her 10 kişiden birinde ve 75 yaş üstü her 4 kişiden birinde görülen demans, çağımızın önemli bir hastalığı olarak karşımıza çıkıyor.
Nöroloji Uzmanı Dr. Çetin, yalnız yaşamanın, ilerleyen yaşlarda hayat arkadaşı/partner eksikliğinden kaynaklı sosyalleşememenin beyin sinir hücreleri arasındaki iletişimi bozduğunu vurguladı. Çetin, yapılan araştırmaların, yalnızlığın beyin hücrelerine iyi gelmediğini, beynin idrak ve algılama yetileriyle hafızayı olumsuz etkilediğini gösterdiğini belirterek, “Yalnız olan insanlarda demans riski, yalnız olmayanlara göre daha fazla görülüyor” ifadesini kullandı.
“Yapılan araştırmalar, yalnızlığın beyin hücrelerine iyi gelmediğini, beynin idrak ve algılama yetileriyle hafızayı olumsuz etkilediğini gösteriyor” diyen Çetin, “Yalnız olan insanlarda demans riski, yalnız olmayanlara göre daha fazla görülüyor. İnsanın tek başına olması, paylaşmaması, konuşmaması, hiçbir faaliyette bulunmaması ve içe dönük yaşaması, sinir hücreleri arasındaki iletişimi bozuyor. Arkadaş/partner edinme, sosyal hayatın içinde olma ve paylaşma hastalık riskini azaltıyor. Konuşma, sohbet etme ve içe dönük yaşamdan kurtulma nöronlar arasındaki bağlantıyı artırıyor” ifadelerini kullandı.
ÖZ BAKIM KAYBINA NEDEN OLUYOR
Demansın, sinsi başlangıçlı ve sürekli ilerleme eğiliminde bir hastalık olduğunu aktaran Çetin, “Hastalık teşhisten 5-10 yıl sonraya kadar ilerliyor ve öz bakım kaybına neden olabilecek seviyeye gidebiliyor. Hastalarda erken evrede unutkanlık ön plandayken, orta evrede kaybolmak, iletişim bozulması, kişisel hijyende azalma, yardım ihtiyacı, tekrarlayan sorular sorma görülüyor. Geç evrede ise yürümede güçlük, tam bağımlılık, çok yakınlarını bile tanıyamama, saldırganlık ve psikolojik bulgular gelişiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Çetin, günümüzde yaklaşık 50 milyon civarında olan demanslı hasta sayısının, 2050 yılında 150 milyona ulaşmasının öngörüldüğünü, demans hastalarının yüzde 60 ila 70’inin alzaymır demansı olduğunu, bunu beyin damar hastalıklarına bağlı vasküler demansın izlediğini bildirdi.
Ayrıca, frontotemporal demans, Huntington hastalığı, Lewy cisimcikli demans ve mikst tip demanslar da bulunduğunu aktaran Çetin, “Alzaymır hastalığının genetik türleri daha genç yaşlarda ortaya çıkıyor. Genetik köken, hastaların yüzde 5’inde rol oynuyor” ifadelerini kullandı.
HASTALIKTAN KAÇINMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
Dr. Nil Çetin, hastalığın tanısını belirlemede özel bir test olmadığını, hastanın öyküsü, klinisyenin detaylı incelemesi, kan testi ve görüntülemeler ile hastaya tanı konulduğunu belirterek, “Tedavide kolinesteraz inhibitörleri ve memantin spesifik ilaçlar olarak karşımıza çıkıyor. Ek olarak, bu süreçte hastanın yaşadığı ortamın ve bakıcısının mümkün olduğunca sabit olması ve değiştirilmemesi, düşmenin önlenmesi gibi tedbirlerin de alınması büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.
Demansın önlenebilir bir hastalık olduğunu aktaran Çetin, hastalıktan kaçınmak için yapılması gerekenleri “Okumak, bulmaca çözmek, sudoku, kağıt oyunları, satranç, puzzle, kelime oyunu gibi zihni aktif tutacak faaliyetler gerçekleştirmek, sosyalleşmek, sigara içmemek ve fazla miktarda alkol tüketmemek, egzersiz ve spor yapmak, kilo vermek, düzenli ve sağlıklı beslenmek, bol güneşe maruz kalmak, gıda ve vitamin takviyeleri almak (B, C, D, E vitaminleri), diğer sağlık sorunlarının tedavisi (hipertansiyon, diyabet, obezite, depresyon gibi), iyi uyumak, depresyondan uzak durmak” şeklinde sıraladı.