Bir kamu kurumunda elektrik ustası olarak yıllarca çalışan işçi, kendi talebiyle sözleşmeli personel statüsüne geçti. İş Mahkemesi’ne müracaat ederek kıdem tazminatı talep eden işçi, işçi statüsünden memur statüsüne geçirildiği, istifasının söz konusu olmadığını dile getirdi.
2013 tarihinde emekli olduğunu, kendisine 29.06.1998-28.06.2013 tarihleri arasındaki çalıştığı döneme ilişkin tazminatının ödendiğini ancak işçi olarak işe başladığı 01.06.1975-28.06.1998 tarihleri arasında işçilikte geçen süreye ilişkin çalışmalarının karşılığı olan kıdem tazminatının ödenmediğini öne süren işçi, kıdem tazminatının tahsilini talep etti. Davalı kurum ise davacının kendi isteği ile statüsünü değiştirdiğini, bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, talep hukuka uygun olsa dahi zamanaşımı süresinin geçtiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istedi.
İş Mahkemesi, iş yerinde davacının yalnızca statüsünün değiştiğine, davacının en son emeklilik nedeniyle iş yerinden ayrıldığına dikkat çekti. Kıdem tazminatı alacağının akdin sona erdiği tarihten itibaren 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu belirten mahkeme, davacının emekli olduğu tarihten itibaren 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdi. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi kararı bozdu. Mahkeme ilk kararında direnerek kararı Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’ne gönderdi.
İŞTE KARAR METNİ
Emsal nitelikte bir karara imza atan Daire, işçinin kendi talebiyle statüsünün değiştirdiğine dikkat çekti. Kararda şöyle denildi:
Somut olayda davacı, davalı kurumda 01.06.1975-28.06.1998 tarihleri arasında işçi statüsünde, 29.06.1998-28.06.2013 tarihleri arasında ise sözleşmeli personel statüsünde çalışmıştır. 2.6.1997 tarihli dilekçe ile 1983 yılından beri sanatkar işçi olarak çalıştığını, Meslek Yüksek Okulu Elektrik Bölümü mezunu olduğunu, işyerinde kalmak kaydı ile memur kadrosuna geçmek istediğini belirtmiştir.
Bu dilekçeden davacının kendi isteği ile işçi statüsünden sözleşmeli personel statüsüne geçmek istediği anlaşılmaktadır. Davalı idarenin ihtiyaç nedeniyle davacı dahil 78 işçiyi sözleşmeli personel statüsüne geçirmiş olması, statü değişikliğinin davacının iradesi ve istemi dışında gerçekleştirildiğini göstermemektedir.
Statü değişikliğinin işçinin iradesine bağlı olarak gerçekleştiği, aynı işyerinde çalışmaya devam etmek ile birlikte iş kanununa tabi iş sözleşmesinin 28.06.1998 tarihinde işçinin isteği ile son bulduğu, 29.06.1998 tarihinden itibaren idari mahiyetteki iş sözleşmesi ile çalışmasının devam ettiği ortadadır. Bu nedenle iş sözleşmesinin devrinden söz edilemeyeceği, kendi isteğiyle iş akdi son bulan işçinin kıdem tazminatı isteme hakkı bulunmadığının kabulü gerektiği sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme kararının oy birliği ile bozulmasına hükmedilmiştir.”