NASA’nın tarihi görevine geri sayım başladı: Evrende yalnız mıyız?
NASA, James Webb Uzay Teleskobu’nun Büyük Patlama’dan hemen sonra oluşan, evrenin ilk yıldızlarını gözlemleyeceğini söylüyor. Uzay ajansına göre …
NASA, James Webb Uzay Teleskobu’nun Büyük Patlama’dan hemen sonra oluşan, evrenin ilk yıldızlarını gözlemleyeceğini söylüyor. Uzay ajansına göre teleskop, evrenin tarihini gözler önüne serecek.
James Webb Uzay Teleskobu 22 Aralık’ta, Avrupa Uzay Ajansı’nın geliştirdiği Ariane 5 adlı kargo roketlerinden biriyle fırlatılacak.
Teleskop 26 dakikalık bir yolculuğun ardından Dünya’dan 1,5 milyon kilometre uzaktaki L2 noktasına konuşlandırılacak. Bu da aracın gezegene Ay’dan 4 kat daha uzak olacağı anlamına geliyor.
Fırlatma Fransız Guyanası’ndaki Guyana Uzay Merkezi tesisinde gerçekleşecek. Teleskobu NASA, Avrupa Uzay Ajansı ve Kanada Uzay Ajansı birlikte işletecek.
Türkiye saatiyle 15.20’de gerçekleşecek fırlatmayı NASA’nın canlı yayımlaması bekleniyor.
YAPIMI 20 YIL SÜREN TELESKOP
Gökbilimciler daha Hubble’ın fırlatıldığı yıllarda onun yerini alacak, güçlü bir teleskop arayışına girmişti. Tartışmaların ve planların sonunda 2004’te James Webb Uzay Teleskobu’nun inşa süreci başladı.
Planlanan fırlatmalar yıllar içinde birkaç kez ertelendi. Önce 2007’de fırlatılması planlanan teleskobun göreve başlaması, 2018’e ve sonunda 2022’ye kadar sarktı. Bu ertelemelerin nedeni teleskobun karmaşık tasarım süreciydi.
Projede 10 binden fazla kişi çalıştı ve bütçesi giderek artarak, yaklaşık 10 milyar dolara ulaştı.
Sonuçta yapımı yaklaşık 20 yıl süren bu yenilikçi teleskop, NASA’nın en uzun erimli projelerinden biri oldu.
Uzmanlara göre teleskobun en dikkat çekici yönü berilyumla kaplanmış devasa ana aynası. 18 altıgen aynanın birleşmesiyle oluşan bu ayna, 6,5 metre çapı ve 25,4 metrekare yüzey alanıyla Hubble’ınkinden daha büyük.
TEMEL SORUYA CEVAP ARAYACAK: “EVRENDE YALNIZ MIYIZ?”
Gökbilimciler, “Dünya benzersiz mi?”, “Ona benzer başka gezegen sistemleri var mı?” ve “Evrende yalnız mıyız?” gibi çok temel sayılan ama henüz tam olarak yanıtlanamamış soruların peşinden gidecek.
Birbirinden epey farklı ötegezegenleri inceleyecek teleskop, yaşamın yapı taşlarını bulma umuduyla, Dünya’nınkine benzer atmosferleri araştıracak ve başka gezegenlerde organik moleküller saptamaya çalışacak.
Avrupa Uzay Ajansı’nda görev alan ve teleskobun geliştirilmesinde rol oynayan bilim insanı Mark McCaughrean, şöyle söylüyor:
Diğer yıldız sistemlerindeki gezegenlerin atmosferlerini, çok daha ayrıntılı olarak incelememizi sağlayacak.
KIZILÖTESİ GÖZLERİ EVRENİN DERİNLİKLERİNE BAKACAK
Teleskobun bir diğer amacı da yıldızların evriminin daha iyi anlaşılmasını sağlamak. Kızılötesi ışıkta gözlem yapan araç, bir zaman makinesi görevi görecek.
Güçlü teleskopları kullanarak çok uzaktaki gök cisimlerini inceleyen bilim insanları, ilgili gök cisminden gelen ışığın Dünya’ya ulaşma süresi uzadığı için “zamanda geriye bakma” imkanı yakalıyor.
James Webb Uzay Teleskobu ise 13,5 milyar yıl öncesini, yani evrenin yeni oluştuğu zamanı gözlemleyebilecek kadar güçlü bir cihaz.
McCaughrean’ın aktarımına göre evrendeki en eski galaksiler, Büyük Patlama’ya o kadar yakın bir dönemde oluştu ki bunların ışığı Dünya yörüngesine ulaştığında son derece soluk oluyor.
Bu ışık evrende ilerlerken genişleyip dağılarak spektrumun kızılötesi ucuna doğru kayıyor. Gözlemlenebilmesi içinse son derece güçlü bir teleskop gerekiyor.
Hubble şimdiye dek geçmişe dair birçok gizemi aydınlatmayı başardı. Ancak gücü bu türden gözlemlere yetmiyordu. Ayrıca Hubble çoğunlukla ultraviyole ve görünür ışıkta gözlem yapmıştı.
Öte yandan McCaughrean’a göre James Webb Uzay Teleskobu, kızılötesinde rahatça gözlem yapabilmek için gereken tüm kriterleri karşılıyor.
Kaynak: Independent Türkçe