TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı iki yıl aradan sonra yeniden açıldı
TÜYAP 39. İstanbul Kitap Fuarı, yayınevleri, kitapları, yazarları, panelleriyle tatlı bir telaşla okurlarıyla buluştu. Sevdikleri yazarları dinlemek ve kitaplarını imzalatmak için okurlar sırada. Fuarın bu yılki teması “Büyülü Gerçeklik”, onur yazarı da bu türün en üretken ismi Nazlı Eray.
Pandemi sonrası hayata ve alıştığımız etkinliklere bir bir geri dönüyoruz, bunlardan biri de iki yıl boyunca özlediğimiz TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı. Her telden, her fikirden yayınevlerinin birbirinden çeşitli kitaplarını bir arada bulmak kadar, okuduğumuz, sevdiğimiz yazarları görmek, kitaplarını imzalatmak, belki fırsat bulup bir iki soru sorabilmek, katıldıkları panelleri izleyip açıklamalarını dinlemek okurun en büyük beklentisi.
39. İstanbul Kitap Fuarı, geçmiştekilerden farklı mı? Bir grup arkadaşımla birlikte geldiğim Beylikdüzü’ndeki binada, ne çabuk unutmuşuz, panel salonlarının yerlerini, kitapevlerinin stantlarını, şaşkın dolaşıyoruz. Kalabalık ama geçmişteki kadar değil. Ekonomik kriz, katılım ücretleri, hiç kuşkusuz burayı da vurmuş, iki salon dolu ama eskiden daha çok yayınevi olmaz mıydı? Çok ilgi gören yazarların imzasına ayrılan koca salon da boş gibi. İki yazarın önündeki kuyruklar, camları kıran eski kalabalık fanatik okurlarla kıyaslanmayacak gibi. Bunlar ilk günün izlenimleri hiç kuşkusuz.
PANELLER
Fuarın bu yılki teması Büyülü Gerçeklik. Buna uygun olarak Fuarın onur konuğu, yazar Nazlı Eray. Kitapevinin standında okurlarına kitaplarını imzalıyor. 16 yaşından beri yazdığı, Türk edebiyatının ilk büyülü gerçeklik temasını benimsemiş ve hep bunu yazmış, 74 kitabı olan bir yazar olarak. Selamlaşıyoruz, az görüşmemize rağmen hiç unutmuyor! Yine fuarın temasını konu alan panele çıkmadan önce hızlı bir tur atıyor, tanıdık yazarlarla selamlaşıyorum. Cumhuriyet Kitapları, İletişim, Doğan, Can, TİMAŞ, Alfa, Everest, İş Bankası, YKY, fuarın en büyük katılımlı yayıncıları. Ne kadar çok kitap basılmış? Bir diğer salonda eğitim, okul ve çocuk kitapları, cıvıltılı bir kalabalık ağırlıyor.
Derneklerin olduğu bölümü de geziyorum. Burası işlevini yitirmiş gözüküyor. Görevlilerin dışında kimse yok gibi. Bu yıl sanat fuarı da yok. Oysa işlevseldi, özlüyorum.
NEDİR BU BÜYÜLÜ GERÇEKLİK?
Jüri üyeleri arasında 15 yıldır yer aldığım NDS Edebiyat Ödülü kapsamında Mezunlar Derneği’nin düzenleyip konuk ettiği panelin konusu “Edebiyatta Büyülü Gerçeklik” ve konuşmacıları fuarın onur konuğu Nazlı Eray, Cumhuriyet gazetesinin eski yazarlarından Mine Söğüt ve yazar Hakan Bıçakçı. Moderatör ise Edebiyat Ödülü Jüri Başkanı yazar Liz Behmoaras. Nazlı Eray, Cumhuriyet Kitap Eki’ndeki röportajında da ayrıntılı anlattığı gibi, gerçekliğin üzerine bir tül attığını ve aslında yazdıklarının fantastik değil, gerçek olduğunu, bunun için tarihi ayrıntıları nasıl araştırdığını anlatıyor. Mine Söğüt, rahatsız etmek ve uyandırmak için yazdığını, kitaplarının gençler tarafından sevilmesinden duyduğu mutluluğu dile getiriyor. Gergedan’ı okurken nasıl zorlandığımı düşünüyorum! Gerçekler de bizi zorlamıyor mu? Hakan Bıçakçı, en az tanıdığım ve hemen çok ilgimi çeken bir yazar, kendisini dinledikten sonra bütün kitaplarını okumaya hazırlanıyorum!
YAZARLARIN İŞİ
Tabii ki aynı anda değişik salonlarda pek çok etkinlik ve panel var. Hangisine yetişmeli. Yazarımız Zeynep Oral da konuşmacı olarak birinden diğerine koşturuyor. Yazarların yaşamı, hele gazeteci yazarsa, sadece yazmakla bitmiyor. Yazmak kadar konuşmak da onların işi oluyor. Gerek kitaplarını gerek fikirlerini tanıtmak, anlatmak, okurlarıyla buluşmak için, değil Beylikdüzü’ne, Türkiye’nin her yerine yetişiyorlar. Bir yazarın başına gelebilecek en büyük felaket, imza gününde okur beklemektir, sizlere de onları yalnız bırakmamak kalıyor. Fuar sizi bekliyor.