Prof. Dr. Kemal Kocabaş, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Seferihisar-Bademler köyünde tarım lisesi kuracağını açıkladığını anımsatarak, “Kuruluş sürecinden haberdar olduğumuz, Köy Enstitülü Prof. Dr. Yakup Kepenek Hoca ile beraber Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği (YKKED) olarak düşünsel katkı yaptığımız bu sürecin hayata geçmesinden mutluluk duyuyoruz” dedi.
YKKED olarak İzmir Büyükeşhir Belediye Başkarı Tunç Soyer ile Seferihisar Belediye Başkanı olduğu dönemde ortak çalışmalar yürüttüklerini belirten Kocabaş şunları kaydetti:
“Mart-2021’de YKKED Genel Merkezine İzmir Büyükşehir Belediyesinden gelen çok değerli bir bürokrat arkadaşımız “Tarım Lisesi” projesini bize açarak, bu projenin Köy Enstitüleri kazanımları üzerinden hayata geçirmek dileklerini ifade ederek dernek görüşlerini talep etmişti. Bir hafta içerisinde hazırladığımız raporu büyükşehirdeki arkadaşlarımıza ilettik. 10 Ağustos 2021 günü de Sayın Tunç Soyer ve çalışma arkadaşlarına Tarım Lisesi ve Köy Enstitüleri Müzesi ile ilgili önerilerimizi bir sunum yaparak ilettik. Sosyal medyadaki haberlerden projenin ete kemiğe bürünmesinden YKKED ailesi olarak sevinç duyduğumuzun altını önemle çizmek istiyorum. Çünkü bu projeyle enstitü gerçekliğinin güncele taşınması anlamında önemli bir adım atılıyordu.”
“ZORUNLULUK HALİNE GELDİ”
“YKKED olarak İzmir Büyükşehir Belediyesine ilettiğimiz raporda son nüfus sayımına göre (2020) kırsal kesimde (köy-belde) yaşayan ülke nüfusu yüzde 7 olarak rapor edildiğini, ülkedeki neo-liberal politikalar, serbest piyasa ekonomisi, tarımsal girdilerin artması ve desteklerin azalması nedeniyle köylerden kentlere iç göçün arttığını ve sonuçta kırsal kesimde geniş tarım alanlarının atıl duruma düştüğünü ifade etmiştik” ifadelerini kullanan Kocabaş, şunları söyledi:
“Tüm bu süreçler sonunda Türkiye’nin tarımsal üretimle ihracat yapan bir ülke konumundan hızla ithalat yapan bir ülkeye dönüştüğünü ifade ederek bunun ülkenin geleceği adına sürdürülebilir bir durum olmadığını yazmıştık. Raporda, ülkedeki siyasal otoritenin yarattığı iklim, tüm eğitim basamaklarındaki nitelik kaybı ve kamu kadrolarında liyakatın dışlanması, demokratik tartışma ortamının olmaması nedeniyle ülkenin bu tıkanmışlığı aşamadığını ve çözüm üretemediğini belirterek üniversitelerimizin ve ziraat fakültelerinin ülke gereksinmelerine uygun işlevsel bir eğitim yapamadığı, bu konuda nitelikli, donanımlı mühendisler yetiştiremediği saptamasını yapmıştık. Bu nedenle ülkenin özgün kazanımlarından yararlanarak yeni bir kırsal bölge geliştirme eğitim projesini yerel yönetimler aracılığıyla hayata geçirmenin zorunluluk haline geldiğini işaret ederek İzmir ölçeğinde yapılacak bir özgün çalışmanın diğer bölgelerde de yerel yönetimleri de harekete geçireceği, örnek olunacağını belirtmiştik.”
“HEYECAN YARATABİLİR”
Raporda, “Tarım Lisesi” arayışının tıpkı 1940’lı yıllarda Köy Enstitülerinde olduğu gibi köyün kendi çocuklarıyla kırsal kesimdeki “tarımsal üretim” sorununu özgün bir okul deneyimiyle aşmayı amaçlamasını özellikle belirttiklerini belirten Kocabaş, şu şekilde konuştu:
“Tarım Lisesine köylerden alınacak öğrencilerin bütünsel gelişimini (duyuşsal, bilişsel) hedeflemesini, uygulamalı eğitimin temel alınmasını ve demokratik sanat eğitimi aracılığıyla da öğrencilerin insanlaşma, toplumsallaşma süreçlerini gerçekleştirmelerinin önemini özellikle altını çizdik. Tarım Lisesinde öğrencilerin öğrenme becerilerini hayatın gerçek problemleri üzerinden gerçekleştirerek üretim bilinci kazanmaları gerektiğini işaret ettik. Tıpkı Köy Enstitülerindeki gibi bütünsel olarak yetişmiş, üretim bilinci gelişmiş mezunlar aracılığıyla kırsal bölgelerde modern tarım ve hayvancılık uygulamalarıyla yeni bir “üretim, doğa, çevre” duyarlılığının oluşturulabileceğini raporda yer verdik. Bu kazanımlarla donatılmış genç insanlarla, terk edilen, ekilen-ekilmeyen köy arazilerinde yerel yönetimin de katkılarıyla yeni bir üretim heyecanı ve dinamizminin yaratılabileceğini işaret ettik.
‘ÖRNEK ÇİFTÇİLER’
Tarım Lisesi, uygulama alanı olarak yerleşkesindeki tarım alanlarını kullanabildiği gibi çevredeki yakın köylerde yerel yönetimin gerçekleştireceği örnek çiftlikler de uygulama alanı olarak kullanabileceğini, öğrencilerin belli aralıklarla saptanan köylerdeki çiftliklere uygulama için gittiklerinde köye sunabilecekleri diğer toplumsal katkıları da köye verme olanağı bulabilecekleri gerçeğini işaret ettik. YKKED önerilerinde, Tarım Lisesi öğrencilerini ikinci dördü taşımalı eğitimle okuyan köy çocuklarından alabileceğini, daha sonraki dönemlerde Tarım Lisesi üzerine iki yıllık Meslek Yüksek Okulu açılmasının da tartışabileceğini ve eğitimin kesinlikle ücretsiz olması gerektiğini önerdik. Büyükşehir Belediyesi ilk üç dönem mezun ettiği öğrencileri kiraladığı tarım alanlarında kurduğu üretim kooperatiflerinde-çiftliklerde veya Büyükşehir Belediyesinin gereksinim duyduğu alanlarda istihdam edebileceği önerisini yaptık.
‘UYGULAMALI EĞİTİM’
Tarım Lisesinde evrensel “laik, demokratik, bilimsel, karma eğitim” temel alınarak Köy Enstitülerinde olduğu gibi” iş içinde, yaparak, yaşayarak öğrenme” yani uygulamalı eğitimin temel hedef olmasını önerdik. Tarım Lisesinde günlük yaşam ve süreçlerde demokratik katılımın esas alınarak eğitimde öğrencilerin “temel özne” kabuluyla okulun günlük yaşam işlerinin yapılmasında imece-dayanışmanın esas alınmasının hedeflenmesi gerektiğini belittik. Bu yeni okul deneyiminde her tür bilişim alt yapısı, müzik, resim, heykel vb. çalışması için olanakların bulundurulmasını, ayrıca öğrencilere teknik beceriler sağlayacak işlikler de bulunması gerektiğini işaret ettik. Okula alınacak öğretmen seçiminin çok dikkatlice yapılmasını, İşliklerdeki eğitim için nitelikli ve deneyimli meslek lisesi öğretmenlerinden, uygulamalı tarım eğitimi için yetkin ziraat mühendislerinden oluşmasını, okul yönetimine Köy Enstitüleri deneyimini iyi bilen, öğrenme ve gelişmeye yatkın kadrolardan oluşması gerektiğini belirttik.”
“UYGULAMA GEZİLERİ”
Kocabaş son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Öğrencilere Milli Eğitim Bakanlığının öngördüğü temel beceriler dışında Tarım Lisesindeki öğrencilerine “Doğa ve Çevre duyarlılığı, kooperatifçilik bilinci, tohum takas, insan hakları, hayvan hakları, yerli tohum, demokratik katılım, toplumsal cinsiyet, toplumsal yarar, teknoloji kullanma, fen okur yazarlığı vb.” kazanımları içselleştirmeleri hedef alınması gerektiğini özellikle belittik. Öğrenciler her alanda yeterli donanıma sahip olmaları sağlanırken seracılık, çiçekçilik, tavukçuluk, hayvancılık vb. gibi alanlarda da yoğunlaşmalarını, bazı dönemlerde öğrencilerin öğretmenleriyle köylere yönelik uygulama amaçlı geziler düzenleyerek örnek uygulamaların hayata geçirilmesini, öğrencilerden tarımsal üretimin geliştirilmesine yönelik proje önerileri alınmasını ve Tarım Lisesi Dergisi çıkarılarak öğrencilerin kendilerini ifade etmeleri sağlanmalıdır önerisini yaptık.”
1940’lı yıllarda Köy Enstitüleri yerleşkeleri mimari yarışmalar sonucu inşa edilmiştir. Bademli köyünde saptanan arazide yapılacak yerleşkede bölgenin coğrafi koşullarını önceleyen doğa ve çevre duyarlılığını öne çıkaran tek katlı yapılar derslikler, kütüphane, işlikler, laboratuvarlar, resim, müzik, güzel sanatlar atölyesi, 400-500 kişilik küçük bir amfi tiyatronun yapılması gerektiğini vurguladık. Tarım Lisesinde derslerin yüzde 50’si kültür dersleri, yüzde 25’i işliklerde teknik dersler, yüzde 25’i uygulamalı tarım-hayvancılık derslerine ayrılmasını, kültür derslerinin verilmesinde farklı eğitim araçları, görseller ve öğrencinin araştırmaları öne çıkaran “öğrenci merkezli eğitimin” öne çıkarılmasını önerdik.
‘ONUR DUYUYORUZ’
Basına yansıyan bilgilerden İzmir Büyükşehir Belediyesinin Urla Bademler’de yaklaşık 40 dönümlük arazide Tarım Lisesi kurmak için çalışmalara başladığını, yatılı olması düşünülen okulda çiftçi ailelerinin çocukları ücretsiz okuyacağını, okulun belediyenin okul belediye şirketi olan BAYSAN A.Ş tarafından yapılacağı bilgileri kamuoyuna duyuruldu. Belediyenin hazırlanan projesinde toplam inşaat alanı 21 bin 133 metrekare olacak araziye derslik ve yönetim binalarının yanı sıra, müzik, resim, görsel sanatlar, ahşap işleri, metal ve ahşap işleri, bilim ve teknoloji, pişirme teknikleri, endüstri bitkileri, sebzecilik, meyvecilik, tahıllar, kesme çiçek ve düzenleme, bitki koruma, peyzaj, tadım alet ve makineleri, büyük-küçükbaş, kanatlı hayvan, hayvan yetiştiriciliği ve sağlığı, süt ve et ve hububat işleme atölyeleri kurulacağı bilgileri yer aldı. YKKED olarak önerilerimizin çoğunun basına açıklanan duyuruda yer almasından ve yeni bir okul arayışlarına katkı sunmaktan onur duyuyoruz. Önümüzdeki süreçlerde İzmir Büyükşehir Belediyemizin eğitim ile ilgili, özellikle Köy Enstitüleri çalışmaları yapan demokratik kitle örgütleriyle, ziraatçı dostlarımızın örgütleriyle kuracağı yakın iletişim ve dayanışmayla bu özgün deneyim düşünsel anlamda daha da zenginleşecektir. Sayın Tunç Soyer ve çalışma arkadaşlarına teşekkürlerimizle…”